Mevzuatımızda ceza avukatı şeklinde bir avukatlık branşı tanımlanmamıştır. Türk Ceza Kanunu’nda ve özel kanunlarda suç olarak düzenlenen fiillerin gerçekleşmesi nedeniyle açılan davalarda, müvekkillerine hukuki destek sağlayan kişilere halk dilinde ceza avukatı denmektedir.
Müşteki, mağdur, katılan, zarar görenin savunmasını yapan avukata vekil; şüpheli veya sanığın savunmasını yapan avukata ise müdafi denmektedir. Ceza davalarına bakan avukatlar; müvekkillerinin yargılama evrelerinde, delillerin toplanması sürecinde ve savunma aşamasında etkin rol oynamaktadır.
Yasal olarak ceza avukatı adında bir branş bulunmamakla birlikte ceza hukuku alanında iyi bir avukat:
Türkiye’de yasal olarak ceza avukatı adında bir avukatlık branşı bulunmamaktadır. Ceza hukuku alanında uzmanlaşmış ve yeterince tecrübe sahibi olan, müvekkiliyle doğru iletişim kurabilen, müvekkilinin davasına yeterince zaman ayırıp iyi bir şekilde hazırlanabilen, davanın gidişatını önemseyen her avukat size en iyi hukuki desteği sağlayacak ve sizin için en iyi avukat olacaktır.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları madde 31 kapsamında belirtildiği üzere, bir avukat kural olarak karşı tarafın avukatıyla görüşebilir. Karşı tarafın avukatı bulunmuyorsa belirli sınırlar içinde karşı tarafla görüşmesi mümkündür. Ancak avukat, karşı tarafla her görüşmesinden sonra müvekkiline bilgilendirmede bulunmalıdır.
Mevzuatımızda avukatlık mesleği için branşlaşma bulunmağı için ceza avukatı veya ağır ceza avukatı şeklinde bir tanımlama yapmak doğru değildir. Branşlaşma bulunmamasına rağmen; avukatlar, istedikleri hukuk dallarında uzmanlaşabilir ve istedikleri dava türlerini seçerek hukuki destek sağlayabilirler.
Ağır ceza davasına bakan bir avukatın, ceza davasına bakan bir avukattan farkını değerlendirecek olursak nesnel değerlendirme ölçütü bulunmamaktadır. Ağır ceza mahkemelerinin görev alanı asliye ceza mahkemesinin görev alanına nazaran yaptırımı daha ağır suçları içermektedir.
Ceza davalarında şüpheli veya sanığın savunmasını yapan avukata müdafi denir. Mahkeme tarafından atanan veya sanık tarafından özel olarak vekalet verilen müdafi, sanıkların haklarını korur ve yargılama sürecinde müvekkili lehine savunmalar yapar.
Yargılama sürecinde görev alan avukatın, iddia ve savunmalarını hiçbir baskı altında kalmaksızın yapmasını sağlayan hukuksal güvenceye savunma dokunulmazlığı denir.
Türk Ceza Kanunu madde 128’de düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı çerçevesinde, avukatlar; yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunabilirler, ceza almazlar.
Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.
Şüpheli ve sanığın haklarını koruyup temsil eden avukat, savunma makamını oluşturur. Savunma makamı, iddia makamının ileri sürdüğü kanıtların yeterliliğini ve yasallığını sorgulayarak bu iddiaları çürütmeyi ve müvekkili lehine hükümler elde etmeyi amaçlar.
Ceza hukukunda savunma, iddia makamının ileri sürdüğü iddiaların yeterliliğini ve meşruiyetini sorgulayarak bu iddiaları çürütmek için yapılır. Sanık kendisini bizzat savunabileceği gibi baro tarafından atanan ya da özel vekalet vererek seçeceği bir müdafiden de kendisini savunması için hukuki yardım alabilir.
Sanık, savunmasını yaparken bir müdafiden yardım alabilir, aleyhine olan durumlarda itiraz edebilir, susma hakkını kullanabilir, açıklamalarda bulunabilir, duruşmada hazır bulunabilir, dilekçe verebilir. Ayrıca cezai suçlamalara karşı birçok savunma şekli bulunmaktadır örnek verecek olursak: Sanık, suçu meşru bir yolla işlediğini veya başka bir kişi tarafından suçun işlendiğini iddia edebilir. Sanık, delillerin yasaya aykırı bir şekilde elde edildiğini iddia edebilir.
Sanık, kendisini veya bir başkasını korumaya çalışırken suç işlediğini iddia edebilir. Sanık, bir tehdit veya zorlamayla suç işlediğini iddia edebilir. Sanık, suç işlendiği sırada suç mahallinde bulunmadığını kanıtlamak için tanık ifadesi, güvenlik görüntüleri, çeşitli fiş ve makbuzlarla savunma yapabilir. Sanık, dava zamanaşımı süresinin dolduğunu iddia edebilir.
Bir avukat, müvekkilinin yasal haklarının korunmasını ve mahkemede savunmasını yaparak adil yargılanmasını sağlar. Ceza yargılamasında dosya kapsamı gereği müvekkilinin lehine olan delilleri toplar, savunma stratejisini belirler, suçun unsurları doğrultusunda dava sürecini etkili bir şekilde yönlendirir.
Bir avukat müvekkiline şu şekillerde destek sağlar: Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında müvekkilini temsil eder. Müvekkiline tavsiyelerde bulunur ve davayla ilgili neler olabileceğinin açıklamasını yapar.
Suç ve davayla ilgili belgelerin incelemesini yapar. (Polis raporu, tanık ifadeleri, adli tıp raporları…) Kanıtların, müvekkilini suçlamaya yetip yetmeyeceğine karar verip müvekkilini desteklemek için doğru ve ikna edici bir savunma hazırlar.
Hukuk sistemimizde savunma hakkının kutsallığı ilkesi mevcuttur. Savunma hakkı, adil bir yargılamanın vazgeçilmez unsurudur. Anayasamızın 36. maddesinde düzenlenmiş bir haktır: ‘’Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.’’ Sanığın önde gelen haklarından biri savunma hakkıdır.
Savunma hakkı, sanığın birçok hakkını da içerir. Örneğin yargı organları karşısında kendini savunma, müdafiinin hukuki desteğinden yararlanma, soru sorma, susma, aleyhine olan işleme katılmama, tercümandan yararlanma, delillerin toplanmasını talep etme, duruşmada hazır bulunma, kanun yoluna başvurma hakkını da içerir.
Şüpheli veya sanık, savunma hakkını kullanırken bir avukattan hukuki destek alabilir. Ceza Muhakemesi Kanunu madde 147/1/c’de şu şekilde belirtilmiştir: ‘’Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.’’
Mevzuatımızda ceza avukatı şeklinde bir avukatlık branşı bulunmamakla birlikte ceza davalarına bakan avukatlar için standart bir maaş bilgisi vermek doğru olmayacaktır. Avukatlık asgari ücret tarifesinde belirtilen ücretin altında olmamak şartıyla davanın türüne harcanan emek ve mesaiye göre ücret talep edilmektedir.
Türkiye Barolar Birliği tarafından her yıl avukatlık asgari ücret tarifesi yayımlanmaktadır. Tarifede belirtilen ücretin altında olmamak şartıyla davanın türü, harcanan emek ve mesai ve diğer faktörler hukuk bürolarının belirlediği ücretlerin değişkenlik göstermesine neden olmaktadır.
Ceza davaları tazminat davalarından farklı olduğundan davanın bitiminde maddi bir kazanım sağlanmaz. Bu nedenle müvekkil kendisini temsil eden avukata, avukatlık ücretini öder. Avukatlık Kanunu madde 164 kapsamında bu ücret ifade edilmiştir: Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 14/1 uyarınca; Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine bu Tarifenin ikinci kısmın ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 14/4 uyarınca; Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.
Mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte karşı vekalet ücretine hükmedilmesi durumunda karşı vekalet ücreti, hak kazanan tarafın avukatına ödenmelidir. Ödenmemesi halinde; avukat, icra dairesine başvurarak ilamlı icra takibiyle karşı taraftan ücreti tahsil edebilir.
Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir. Bu ücret sanık avukatına ait olur.
Avukatlık ücreti her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından açıklanan Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin altında olmamak üzere; görevli mahkeme, dava türü, harcanan emek ve mesai gibi etkenler avukatlık ücretinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Davayı kaybeden tarafın, davayı kazanan tarafın avukatına ödemesi gereken vekalet ücretine karşı vekalet ücreti denir. Davayı kazanan tarafın avukatı bulunmaması halinde karşı vekalet ücretine hükmedilmez.
Türkiye Barolar Birliği tarafından yayınlanan avukatlık asgari ücret tarifesine göre; *2022 yılı ağır ceza davaları için belirtilen ücret 17.400 TL’dir. Bu tutarın altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz. Dava türü ve olayların mahiyetine göre bu miktarın üzerinde vekalet ücreti kararlaştırılabilir.
Beraat eden sanık lehine vekalet ücreti mahkemenin görüldüğü yerin başsavcılığına sunulmak üzere hazırlanan dilekçede banka hesabını belirtmek suretiyle talep edilebilir.
Her yıl, Türkiye Barolar Birliği avukatlık asgari ücret tarifesi yayınlamaktadır. Bu tarifeye bakarak ceza mahkemelerinde görülen davalar için belirlenen asgari miktardaki ücretleri öğrenebilirsiniz.
*2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre;
Bu ücretlerin altında olmamak şartıyla dava türü, harcanan emek ve mesaiye göre vekalet ücreti kararlaştırılabilir.
Avukat ve iş sahibi, yapacakları sözleşmede avukatlık ücretinin ne zaman ödeneceğini kararlaştırabilirler. Böyle bir sözleşme yapmamaları durumunda üstlenilen işin bitmesi ile avukatlık ücretinin ödenmesi gerekir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu madde 174’de belirtilen durumlarda ise; ‘’Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.’’
Yargılama giderlerinden birisi de dosya masrafıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 120’ye göre; ‘’Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.’’ Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, *2022 yılı gider avansı tarifesine bakarak yargılama harçları için belirlenen tutarı öğrenebilirsiniz.
Avukat ve müvekkil, avukatlık asgari ücret tarifesinde belirtilen ücrete göre veya tarifede belirtilen ücretin altında olmamak şartıyla kendi aralarında yapacakları sözleşmeyle davanın türüne, zorluğuna, vb. diğer faktörlere göre vekalet ücreti kararlaştırabilir. Türkiye Barolar Birliği tarafından yayınlanan avukatlık asgari ücret tarifesine bakarak dava türleri ve ücretleri bakımından daha detaylı bir ücret bilgisine ulaşabilirsiniz.
Mevzuatımızda, ceza hukuku avukatı adında bir avukatlık branşı bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, hukuk fakültesi mezunu, yasal stajını tamamlayarak avukatlık ruhsatını alıp baroya kaydolmuş kişiler avukat olabilir. Ceza hukuku alanında uzmanlaşan veya ceza davalarına bakmayı tercih eden avukatlar ceza davalarında faaliyet gösterebilirler.
Sanık kendi kendini temsil edebilir veya bir avukat tarafından temsil edilebilir. Cezai suçlamalar sonucu özgürlüğünüzü kaybedebilir veya olumsuz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Bu sebeple ceza alanında uzman bir avukat desteği almak kişinin yararına olacaktır. Hukuk sistemimizde bazı durumlarda müdafi bulunması zorunludur: Müdafi bulunmayan şüpheli veya sanığın; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması durumunda müdafilik zorunludur.
Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada müdafilik zorunludur. Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınması durumunda müdafilik zorunludur.
Tutuklama istendiğinde veya tutukluluğu uzatma kararı verildiğinde müdafilik zorunludur. Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşılan sanık, duruşma salonundan çıkarılması durumunda müdafilik zorunludur. Kaçak sanık hakkında yapılan duruşmada müdafilik zorunludur.
Ceza davalarında, avukat vekaletname sunmasa bile sanığın avukatla duruşmaya gelerek hakimin karşısında ‘Bu kişi benim avukatımdır.’ Demesiyle sanık müdafi ilişkisi doğar. Yargıtay kararları doğrultusunda da şüpheli veya sanığa hukuki destek sağlayan avukatın, mahkemeye vekalet sunması gibi bir zorunluluğunun bulunmadığını, kendisinin vekil olarak tayin edildiğini usulüne uygun şekilde mahkemeye bildirmesinin yeterli olduğu kabul edilmiştir.
Müştekiyi temsil eden avukata, vekil denir.
Bir ceza davasının ne kadar süreceği hakkında kesin bir ifadede bulunmak doğru olmamakla beraber ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlara ilişkin davalarda 300 ile 390 günlük hedef süresi belirlenmiştir. Ceza davaları suç türü, delillerin toplanma süreci ve mahkeme iş yoğunluğuna göre genel olarak 2 - 4 sene arasında sürmektedir
Avukatlık Kanunu madde 5’te avukatlık yapmaya engel oluşturan suçlar düzenlenmiştir: ‘’kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak.’’
Hakimin, savcının ceza istemesi durumunda savcının mütalaasına uyma zorunluluğu bulunmamaktadır. Savcının mütalaası, kesin karar niteliği taşımaz. Savcı, mütalaasında sanık için ceza isterse sanık veya avukatı savunma için uygun bir süre talebinde bulunabilir veya da tevsii tahkikat talebinde bulunabilir.
Ceza davalarında sanığın savunmasını yapan avukata, müdafi denir.
Ceza davası, bir suç işlendiğinde savcılığın yaptığı soruşturma neticesinde, dava açılması için yeterli şüphenin varlığı halinde iddianame hazırlaması ve ceza mahkemesinin de bu iddianameyi kabul etmesi sonucunda başlayan kamu davasıdır. Suç teşkil eden fiiller neticesinde yürütülecek olan hukuki süreçlerde, avukatlar vekillik görevi yapabilmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun madde 81’de temel hali, madde 82’de nitelikli haliyle düzenlenen kasten öldürme suçu sebebiyle yürütülen soruşturma ve kovuşturma aşamalarında hukuki destek sağlayan, bu alanda uzmanlaşan avukatlar; cinayet davalarına bakar.
Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesinde cinsel saldırının basit ve nitelikli hali düzenlenmiştir. Halk arasında bilinen tecavüz davası, cinsel saldırının nitelikli halidir. Ceza hukuku alanında uzmanlaşan avukatlar, halk arasında tecavüz olarak nitelendirilen cinsel saldırının nitelikli halini oluşturan davalara bakmaktadır.
Avukat bulunmasının zorunlu olduğu durumlar: CMK madde 74 gereğince, fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir.
Şüpheli veya sanığın müdafii yoksa hâkim veya mahkemenin istemi üzerine, baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. CMK madde 91/7 gereğince, gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur. CMK madde 101/3 gereğince, tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
CMK madde 102 gereğince, tutukluluğu uzatma kararları Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir. Bu aşamada şüphelinin müdafisi bulunmuyorsa bir müdafi görevlendirilmesi gerekir. CMK madde 150/1 gereğince, şüpheli veya sanığın istemi halinde bir müdafi görevlendirilir. CMK madde 150/2 gereğince, müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
CMK madde 150/3 gereğince, alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada istem aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. CMK madde 204 gereğince, davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır.
Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. CMK madde 247/4 gereğince, duruşma yapılan hâllerde kaçak sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir avukat görevlendirilmesini ister.
Hukuk sistemimizde bazı istisna durumlar dışında avukat ile temsil edilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Bazı sanıklar, davalarında kendilerini temsil etmek isteseler de bir avukattan hukuki destek almaları, davalarında olumlu sonuç alma ihtimalini önemli bir ölçüde artıracaktır.
Dava açmak için avukat tutmak zorunlu değildir. Hak kaybına maruz kalmamak ve sürecin uzamaması adına avukattan hukuki destek almak kişinin yararına olacaktır.
Müştekiler kendi davalarını takip edip savunmalarını yapabilirler. Ancak yaşı küçük, kendini savunamayacak ölçüde malul, sağır ve dilsiz olan müştekilerin avukat tutması zorunludur. Maddi gücü avukat tutmaya yetmeyen kişilere de barolar tarafından ücretsiz bir şekilde hukuki destek sağlayan avukat atanır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 334 gereği: ‘’Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.’’
Avukat tutmak için yeterli maddi imkana sahip olmayan kişi, bulunduğu ildeki baroya bağlı Adli Yardım Bürosu’na başvurarak adli yardım talebinde bulunabilirsiniz. Talebinizin kabulü halinde avukat desteği sağlanacaktır. Ceza davalarında, bazı durumlarda adli yardım talebinde bulunmaya gerek kalmaksızın avukat ataması yapılmaktadır.
Mahkemeye gidilmemesi halinde bazı yaptırımlarla karşı karşıya kalınabilir. İlk duruşma ise, mahkeme sanık veya şikayetçi hakkında ikinci duruşmaya zorla getirilme kararı verilir. İlk iki duruşmaya da katılmama halinde ise sanık hakkında yakalama verilebilir.
CMK madde 193’te şu şekilde ifade edilmiştir: ‘’Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.’’
Bu hükümden de anlaşılacağı üzere kural olarak sanığın duruşmada hazır bulunması zorunludur. Ancak kanunda istisna olarak düzenlenen bazı durumlarda sanığın yokluğunda da duruşma yapılabilmektedir: CMK madde 193/2’de belirtildiği üzere; mahkumiyet dışında bir karar verilmesi CMK madde 194’te belirtildiği üzere; önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmemesi.
CMK madde 195’te belirtildiği üzere; suçun yalnızca veya birlikte adli para cezası veya müsadereyi gerektirmesi. CMK madde 196’da belirtildiği üzere; mahkeme tarafından sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafinin istemesiyle, mahkemenin sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutması. CMK madde 200’de belirtildiği üzere; sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilmesi.
CMK madde 204’te belirtildiği üzere; sanığın, duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokması nedeniyle dışarı çıkarılması. (Sanığın müdafisi yoksa mahkeme, barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister.)
CMK. madde 149’da belirtildiği üzere: ‘’Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir. Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunabilir. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından yürütülen kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç avukat hazır bulunabilir.’’
Ceza davası; bir suç işlendiğinde savcılığın yaptığı soruşturma neticesinde, dava açılıp yargılama yapılabilmesi için yeterli şüphenin varlığı halinde savcının iddianame hazırlaması ve ceza mahkemesinin de bu iddianameyi kabul etmesiyle başlayan kamu davasıdır.
Ceza davalarının açılmasındaki asıl amaç; insanların yasalara saygı duymasını sağlamak, suç işlemeyi düşünen kişileri caydırmak ve suç işleyen kişilerin yargılanmasını sağlamaktır. Sulh Ceza Hakimliği, Asliye Ceza Mahkemeleri, Ağır Ceza Mahkemeleri, Çocuk Mahkemeleri, İcra Ceza Mahkemeleri, Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri, Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Daireleri, Yargıtay Ceza Daireleri; ceza davalarına bakmaktadır.
Suç teşkil eden fiiller neticesinde açılan ceza davalarında, avukatlar vekillik görevi yapabilmektedir.
Ceza yargılaması aşamaları şunlardır:
İlk derece mahkemeden ceza aldıktan sonra, ceza alan kişinin bu karara itiraz hakkı bulunmaktadır. Mahkumiyet hükmü olağan kanun yollarının bitmesiyle beraber kesinlik kazanır. Mahkeme, kesinleşen hükmün infaz edilmesi için infaz savcılığına gönderir. İnfaz savcılığı kesinleşen hükmün içeriğine göre hükmü infaz eder.
Mahkumiyet hükmü kesinleşen kişi için ceza infaz kurumunda veya dışarıda cezasının infaz süresi başlar. Mahkumiyet kararında kişiselleştirme kurumları bulunuyorsa ceza, dışarıda infaz edilir. Ceza mahkumiyeti kararı hapis cezası olan bir kişinin cezası ertelenir ya da para cezasına çevrilirse cezaevine girmesi gerekmez ve hükümlünün cezası dışarıda infaz edilir.
Hakim; beraat kararı, mahkumiyet kararı, ceza verilmesine yer olmadığı kararı, davanın düşmesi kararı, hükmün açılmasının geri bırakılması kararı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi kararı verebilir. Sanık; Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder. Sanık beraat edebileceği gibi ceza da alabilir.
Asliye ceza mahkemelerinin görevi Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ifade edilmiştir; Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır. Genel olarak asliye ceza mahkemeleri 10 yıl ve daha az hapis cezası gerektiren davalara bakar.
Bu davalara aşağıdaki gibi örnekler verebiliriz:
Savcılık, şikayete bağlı suçlarda şikayet üzerine şikayete bağlı olmayan suçlarda kendiliğinden harekete geçerek araştırma yapar. Suç işlendiğine dair yeterli şüphe olduğuna karar verirse iddianame düzenleyerek ceza mahkemesine gönderir. Mahkemenin iddianameyi kabulüyle ceza davası açılmış sayılır.
Savcı mütalaasını verdikten sonra sanık ve müdafi söz hakkı alır. Savcının mütalaası ceza verilmesine gerek olmadığı yönünde olursa sanık veya müdafi genel olarak itirazda bulunmayacaktır. Ancak savcının mütalaası sanığın ceza alması yönünde olursa sanık veya müdafi ek süre talebinde bulunabilir ya da duruşma anında mütalaaya karşı savunma yapabilir ve beyanlarını bildirebilir.