Tazminat davalarında avukatlık ücreti davanın konusu ve işleyiş durumuna göre değişkenlik gösterebilmektedir. Tazminat davalarında 2022 yılı itibariyle baroların yayınladığı tavsiye niteliğindeki ücret tarifelerine göre genelde avukatlar değerin %15’i kadar vekalet ücreti alır. Tecrübeli bir avukatla ücret konusunda anlaşmak ve dava boyunca ortak hareket etmek karışıklığa yol açmamak adına en doğru hareket olacaktır.
Manevi tazminat davalarında, avukatla hareket edilmesi durumunda kararlaştırılan ücret üzerinden avukata ödeme yapılır. Başka bir avukatlık ücreti ise davanın kaybedilmesi halinde mahkemenin belirlediği karşı tarafa ödenen avukatlık ücretidir. Bu ücreti, kaybeden taraf karşı tarafa öder. Bu iki avukatlık ücreti birbirinden bağımsızdır. Yaygın şekilde sanılanın aksine davayı kazanan tarafın avukatlık ücretini kaybeden tarafın ödemesi gibi bir durumdan söz edilmez.
Nispi vekalet ücreti; oransal hesap yöntemi olan nispi vekalet ücreti, dava konusunun para olması veya para ile ölçülebilmesi halinde değere göre belirli oranda hesaplanarak ödenmesi gereken vekalet ücretidir. Manevi tazminat davasının kabulü halinde nispi vekalet ücretine hükmedilecektir.
4 yıllık hukuk fakültesi eğitimini alıp 1 yıllık yasal stajını tamamlamış olan kişi avukat unvanına sahip olmaktadır. Tazminat davalarına tüm avukatlar bakabilmektedir fakat bu alanda kendini geliştirmiş olan tazminat davalarında ciddi çaba sarf eden avukata vekalet vermek, olumlu sonuçlar almanızı sağlayacaktır.
Tazminat hukuku; haksız fiil, kişilik hakları ihlali ya da farklı nedenlerden doğan tarafların anlaşmazlıklarını ele alan bir hukuk disiplinidir. Yaşanılan hukuka aykırı hadise sonucu mağdurun maddi veya manevi olarak uğradığı zarar karşılığı ödenen paraya tazminat denir.
Tazminat çeşitli hukuka aykırı sebeplerle uğranılan maddi veya manevi zararın giderilmesi için ödenen bedeldir. Hukuk düzeni tazminatı haksız fiil sebebiyle zarar uğrayan kişinin zararının giderilmesi ya da azaltılması amacıyla öngörmüştür. Anlaşılacağı üzere tazminat mağdur kişiyi tatmin etme amacını taşır.
Tazminat, Borçlar Kanunu’na göre haksız fiil sonucu ortaya çıkan zararın tazmini yönünde mağduru tatmin etme amacı taşıyan zarar ödencesidir. Mahkeme tazminat söz konusu olayın içeriğine göre bir miktar tazminat ödeme tutarı belirler. Tazminat ödeme tutarı; görülen yargılama sonucu mahkemenin hükmettiği, tazminat ödemesine karar verilen tarafın karşılaması gereken tutardır.
Tazminat davaları genel itibariyle hukuk davalarıdır. Tazminat borçlar hukukunun sonucu olarak kendiliğinden doğan bir borçtur. Anlaşılacağı üzere tazminat kesinlikle bir ceza değildir. Dolayısıyla tazminat hukukunun konusu olan davalar hukuk mahkemelerinde görülür. Bireysel ve ticari ilişkilerden doğan tazminat davaları asliye hukuk mahkemelerinde, kamu kurumları gibi tüzel kişiliklerle olan hukuki ilişkilerden doğan tazminat davaları içinse idare mahkemelerine başvurmak gerekir.
Tazminat haksız fiil veya farklı bir hukuka aykırı eylemin yola açtığı tahribatı gidermek için ödenen zarar karşılığıdır. Tazminat maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere ikiye ayrılır. Hukuka aykırı fiillerden meydana gelen şahsın malvarlığında eksilme veya zarar sonucu zararın giderilmesine yönelik mahkemeden talep edilen tazminatlarda maddi tazminat söz konusudur. Kişiyi hukuka aykırı olarak manevi yönden olumsuz etkileyen, hayal kırıklığına uğratan, psikolojik ve mental olarak zarar veren durumlarda kişinin yaşadığı üzüntü ve yıpranmanın giderilmesine yönelik talepler manevi tazminatla ilgilidir.
Manevi tazminat talep eden kimse talebini dilekçe yoluyla mahkemeye başvurarak iletmelidir. Bu hususta manevi tazminat talep edebilmek için dilekçe yazmak önemli ve dikkatli hareket edilmesi gereken bir noktadır. Dilekçe uygulamada yerleşmiş şekilde ciddi ve net bir üslupla yazılmalıdır. Dilekçe yazmak için tecrübeli ve uzman bir avukattan destek alınması kişinin lehine olacaktır. Aşağıdaki dilekçe örneğini inceleyebilirsiniz:
BURSA AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DAVACI :
ADRES :
VEKİLİ :
ADRES :
DAVALI :
ADRES :
KONU : Maddi ve manevi tazminat taleplerimizi içerir dava dilekçemizdir. HARCA ESAS DEĞER: Şimdilik xxxxx TL maddi tazminat ile davacı müvekkilin uğramış olduğu manevi çöküntü nedeniyle xxxxx TL manevi tazminat.
AÇIKLAMALAR :
HUKUKİ DELİLLER:
HUKUKİ SEBEPLER:
İSTEM : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle,…………………………………….. ……………………………………………………………………………………………………………………………..
Av. XXXXXX
EKLER
Manevi tazminat bedeli her zaman sabit bir ücret değildir. Somut olayın niteliği, tarafların kusuru, tarafların sosyo ekonomik durumları gibi bir çok neden manevi tazminat ücretinin belirlenmesinde etkilidir. Mahkeme tüm bunları göz önünde bulundurarak hakkaniyete uygun bir ücret belirler.
Hukuka aykırı bir fiil sonucu duyulan üzüntü ve manevi sarsılmalar olay zamanında yaşanan ve yaşanması gereken duygulardır. Bir diğer deyişle manevi tazminatı zamana yayarak bir kısmının talep edilmesi, bir kısmının saklı tutulması veya manevi tazminatın bölünmesi söz konusu olmayacaktır. Manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi doğrultusunda bu tarz hukuki olaylar kısmi alacak veya belirsiz alacak davası şeklinde mahkemeye taşınamaz.
Maddi ve manevi tazminat davaları; hukuk düzenine aykırı eylemlerin sonucu olarak uğranılan maddi anlamda zararın giderilmesi veya hafifletilmesi durumunda maddi tazminat, oluşan ruhsal yıkım ve üzüntünün giderilmesi için manevi tazminat talebini konu alır. Bazı durumlarda ise maddi ve manevi tazminat beraber talep edilebilir. Sözleşmeye aykırılık, boşanma, suç işlenmesi, dolandırıcılık, trafik kazası, sınai haklar, özel hayat gizliliğine saldırı gibi durumlarda hem maddi hem manevi tazminat talep edilebilir.
Dilekçeler bir kamu kuruluşu veya makama şikayet, ihbar ve taleplerimizi içeren yazılara denir. Dilekçe beyaz çizgisiz bir kağıda, tükenmez mavi veya siyah kalemle yazılmalı kesinlikle kırmız kalem kullanılmamalıdır. Gerekli durumlarda dilekçenin arka kısmını kullanmak yerine ikinci bir kağıt kullanılmalıdır. Sayfa başını ortalayacak şekilde büyük harflerle gönderilecek ilgili kamu kuruluşu, makam veya mahkemenin ismi yazılmalıdır. Dilekçe yazarken dikkat edilmesi gereken bir hususta dilekçe metninin sade, ciddi bir üslupla yazılmasıdır. Ardından durumdan kısaca bahsedip mahkemeye yazıyorsanız dosya numaranızı belirtip dilekçe konusu olaya giriş yapabilirsiniz. Ardından son paragrafta olayla ilgili talebinizi, dilekçenin sonunda ise yer tarih imza şeklinde dilekçeyi tamamlayabilirsiniz.
Cevaba cevap dilekçesi, davalı tarafın mahkemeye sunduğu cevaba karşı davacının cevap olarak sunduğu dilekçedir. Cevaba cevap dilekçesi hukuki bir dille yazılmalıdır. Aşağıdaki örnek, dilekçe yazımında yol gösterici olacaktır:
DOSYA NO: 2022/………. Esas
CEVABA CEVAP VEREN DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
KONU: Cevaba cevaplarımız ile karşı delillerimizin sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Davamızın dayanağı, …………………………. …….. ……… ……………
SONUÇ VE İSTEM: …………………………………………………………………………… arz ederiz.
Maddi tazminat davaları borçlar hukuku ilkelerinden doğan hukuk davalarıdır. İster maddi ister manevi tazminat davalar dolayısıyla hukuk mahkemesinde görülür. Maddi tazminat davalarında söz konusu olayın niteliğine göre hangi mahkemede dava açılacağı belirlenir. Bireysel nitelikli maddi tazminat davalarında yetkili mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir.
Dava açılması durumunda mahkeme tarafından ilgili belgeler davalıya gönderilir. Belgeler elinize ulaştığında cevap yazmak için iki haftalık süreniz başlar. Dilekçe yazılmaya başlanmadan önce davanın seyrini değiştirebilecek ayrıntılar dikkatli şekilde incelenmeli, davalı cevap dilekçesinde itiraz, iddia ve taleplerini net ve düzgün bir şekilde aktarmalıdır. Cevap dilekçesi aşağıdaki örnekteki gibi bir şablon halinde yazılabilir:
İSTANBUL …. SULH HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO: 2022/……… Esas
(CEVAP VEREN)
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU : Davacı tarafın dava dilekçesine karşı itirazlarımızın ve beyanlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
I- USULE İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ
II- ESASA İLİŞKİN BEYANLARIMIZ
SONUÇ VE İSTEM: Davalı Vekili
Tazminat avukatı, haksız fiil veya farklı bir hukuka aykırı durumlarda mağdur olan tarafın zararının tazmini sürecinde yasal çerçevede hukuki desteği sağlayan vekildir. Borçlar hukuku ve alakalı mevzuatlara hakim olan tazminat avukatları mahkeme sürecinde davayı takip eder, ilgilileri bilgilendirir ve zararın en doğru şekilde giderilmesi adına yardımcı olur. Tazminat davalarında uzman bir avukatla hareket etmenizi ileride ortaya çıkabilecek zarar ve kayıpların önüne geçmek adına tavsiye ediyoruz.
Genel olarak haksız fiil sebebiyle açılan tazminat davaları maddi ve manevi tazminat olarak ikiye ayrılmaktadır. Maddi tazminatta maddi olarak zararın giderilmesi amaçlanmış olup manevi tazminatta kişinin elem ve kederini bir nebze de olsa giderilmesi amaçlanmıştır. Haksız fiil işleyen kişinin diğer şartlar da oluştuğu takdirde avukata da tazminat davası açabilir.
Tazminat davası açma süresi borçlar kanununda öngörülen sürelerle kısıtlanmıştır. Fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl içinde, her halükarda, yani fiilin işlenmesinden itibaren 10 yıl içinde tazminat davası açılmalıdır. Davanın bu süreler dahilinde kesinlike açılması gerekir aksi takdirde dava hakkı zamanaşımına uğrar.
Tazminat almak hukuka aykırı fiilin işlendiği yer mahkemesinde dava açılmalıdır. Söz konusu hukuki olay yer şahsi nitelik taşıyor, herhangi bir ticari ilişki veya idareyle olan ilişkiler sonucu ortaya çıkmamışsa asliye hukuk mahkemesinde dava açılmalıdır. Ticari işlemlerden kaynaklanan tazminat davası asliye ticaret mahkemelerinde, idari işlemlerden kaynaklanan tazminat davası idare mahkemesinde açılmalıdır.
Tazminat davaları Borçlar Kanunu, Medeni kanun ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu 49.maddesi ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiile başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde tazminatı açıklar. Tazminat davası birçok hukuki olayın konusu olabilir. Ölüm halindeki zararların giderilmesi (TBK m.53), boşanma sonucu tarafların zararlarının giderilmesi (TMKm.174/1), kişilik haklarına yapılan saldırı sonucu zararların giderilmesi (TBKm.58) gibi haller örneklendirilebilir.
Halk arasında darp etmek olarak bahsedilen fiil Türk Ceza Kanunu’nda kasten yaralama adı altında düzenlenmiştir. Darp mağdur üzerinde derin fiziksel ve ruhsal zarara yol açabilmektedir. Hukuk düzeni mağdurun darp sonucu uğradığı zararı da gidermekle yükümlüdür. Söz konusu darp fiilini işleyen fail kasten yaralama suçundan cezalandırılması halinde tazminat taleplerini içeren bir dilekçe ile mahkemeye başvurup tazminat talep edebilir.
Tazminat davalarına, tazminat miktarı birçok etkene bağlı olarak değerlendirilir. Maddi tazminat davalarında miktar, kanunda öngörülen belli oranlar ve matematiksel işlemler sonucu belirlenir. Oluşan maddi zarar, tarafların kusur oranı, vücutta kalan kalıcı hasar varsa hasarın büyüklüğü, ölümlü bir olayda ölenin yaşı gibi kriterlerle maddi tazminat miktarı belirlenir. Manevi tazminat davalarında ise kanunca öngörülen bir hesaplama değeri yoktur.
Hakim hakkaniyete uygun şekilde belli esaslara uyarak manevi tazminat miktarını belirler. Belirlenecek tazminat miktarı iki taraf içinde adil ve hakkaniyete uygun olmalıdır. Somut olayın özellikleri, tarafların sosyoekonomik durumları, söz konusu olaydaki zararın büyüklüğü, tarafların kusur oranı, olayın yaşandığı zamandaki paranın ekonomik gücü gibi etmenler manevi tazminat miktarına hükmedilirken göz önünde bulundurulur.
Tazminat en basit tanımıyla hukuka aykırı fiil sonucu uğranılan zararı karşılayan bedeldir. Maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere ikiye ayrılır. Hukuka aykırı fiillerden meydana gelen malvarlığında eksilme veya zarar sonucu zararın giderilmesine yönelik mahkemeden talep edilen tazminatlarda maddi tazminat söz konusudur.
Kişiyi hukuka aykırı olarak manevi yönden olumsuz etkileyen, hayal kırıklığına uğratan, psikolojik ve mental olarak zarar veren durumlarda kişinin yaşadığı üzüntü ve yıpranmanın giderilmesine yönelik talepler manevi tazminatla ilgilidir. Uğranılan zararın sonucunda mahkemeye başvurularak tazminat davası açılabilir. Hukuki olarak zararın giderilmesini konu alan davalar tazminat davalarıdır.
Tazminat borçlar hukukundan doğan bir zarar ödencesidir. Haksız fiil,sözleşmeye aykırılık, kişilik haklarına saldırı veya farklı bir hukuka aykırılık halinde mağdur tarafın zararının giderilmesi adına tazminattan söz edebiliriz. Tanzimat belirlenirken belli şartların somut olayda varlığı aranır. -Fiilin hukuka aykırı şekilde işlenmesi -Zarar gören taraf mağduriyetini ispatlamalı -Kusur aranan hallerde tazminat talebinde bulunan taraf karşı tarafın kusurunu ispatlamalı -Tazminat davası kanunda öngörülen zamanaşımı süreleri doğmadan açılmalıdır. -Bu şartların varlığında mahkemeye dilekçe verilerek tazminat talebinde bulunulabilir.
Tazminat davasında davacı konumundaki tarafın kaybetmesi durumunda talep edilen tazminat miktarı davacıya ödenmeyeceği gibi davalı tarafın vekalet ücreti, çeşitli yargılama harcamaları gibi masrafları davayı kaybeden tarafın karşılaması gerekir. Davalı konumunda kayıplarda ise vekalet ücreti, mahkeme harcamaları yanında hükmedilen tazminat miktarı da kazanan tarafa ödenmelidir. Tazminat davalarında dava açılmadan önce bilinçli bir şekilde olay değerlendirilmeli ve profesyonel destek alınmalıdır. Aksi takdirde yüksek miktarda ücretleri ödemeye tabi tutularak ağır maddi zarara uğranılanabilir.
Tazminat davaları haksız fiil sonucu oluşan zararın tazmini yönünde açılan hukuk davalardır. Tazminat borçlar hukukundan doğan bir borçtur. Sanılanın aksine herhangi bir cezai yaptırım değildir. Tazminat konusu olayın niteliğine göre tazminat davaları asliye hukuk mahkemelerinde görülür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre birinci derece mahkemelerinde görülen davalar; dava açılması ve dilekçeler, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm olmak üzere beş aşamadan oluşur. Tazminat davaları da beş aşamalı davalardandır. İlk olarak talep dilekçeleri verilerek dava açılır. Dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi olmak üzere karşılıklı dilekçeler yazılır. 1-2 ayı alabilecek bu süreçten sonra mahkeme ön inceleme duruşması için tarafları davet eder. Ön inceleme aşamasını tahkikat aşaması takip eder. Tahkikat aşamasında gerekli tüm deliller toplanır, tanık beyanı alınması, kusur hesaplanması, bilirkişi raporu, hesap raporu alınması gibi işlemler yapılır. Ardından sözlü yargılama kısmına geçilir. Karar verildikten sonra taraflar itirazlarını bir üst mahkemeye sürebilir. Nihayetinde mahkemenin tüm bu süreçleri aşamalı süreci hemen gerçekleşmez. Tazminat davaları ortalama 1-2 yıl içinde sonuçlanır.
Manevi tazminat, yaşanan olay neticesinde kişinin elem keder ve üzüntüsünü bir nebze de olsa hafifletmek ve gidermek amacıyla talep edilen tazminat türüdür. manevi tazminatın üst sınırı hakkında sayı vermek mümkün olmamaktadır, tarafların sosyo ekonomik durumları yaşanan olayın boyutu tarafların konumu, tazminat miktarını belirlemekte önemli etkenlerdir, asıl olan bir tarafın zenginleşip diğer tarafın fakirleşmemesidir. Hakim hakkaniyete göre uygun bir tazminat miktarı belirleyecektir.
Tazminat davalarında kazanılan paranın tahsilatı mahkeme ilamı aracılığıyla icraya konularak icra takibi başlatılır. İcra sorumlusunun karşılayacağı bedel hesabınıza yatacaktır. Bir diğerinde ise Tazminat davalarında avukatınıza ahz-u kabz yetkisi vermeniz dahilinde para avukatınızın hesabına yatar. Ahz-u kabz, ”bedeli tahsil etmek” anlamına gelir ve sorumlu kişilerin avukatlarına tahsil etme yetkisini vermesini ifade eder.
Kıdem tazminatı belirli süre çalışan işçiye emeklilik veya işten çıkarma nedeniyle çalıştığı süre boyunca kazandığı kıdem karşılığı ödenmesi gereken tazminat çeşididir. Burda önemli bir husus işçinin söz konusu işyerinde en az bir yıl çalışmış olması ve sözleşmede geçen belirli nedenlerden birinden fesih gerçekleşmiş olması gerekir. Aksi halde işçi, kıdem tazminatı talebinde bulunamayacaktır.
İş hukuku konusunda tecrübeli ve profesyonel bir avukatla ortak hareket ederek en yararlı şekilde kıdem tazminatı alabilirsiniz. Dava sürecinde hak kayıplarına uğramamak ve sağlıklı bir mahkeme süreci yürütmek adına tecrübeli avukatlarla çalışmak en doğru karar olacaktır.
Kıdem tazminatı, en az bir yıl çalışan işçinin çalıştığı işverenle olan sözleşmesinin İş Kanunu’nda öngörülen sebeplerle sonlanması durumunda işçiye işveren tarafından ödenmesi gereken tazminat çeşididir. İşçi kanunda öngörülen süre içinde yani iş sözleşmesinin feshinden itibaren 5 yıl içinde tazminat davası açmalıdır (4857 sayılı İş Kanunu Ek Madde). Aksi takdirde tazminat talep etme hakları zamanaşımına uğrayacaktır.
Arabuluculuk, özel hukuk konusu olan bir uyuşmazlığın tarafsız ve uzman bir hakem tarafından (arabulucu) yönetilen, mahkeme ortamı dışında dava öncesi veya dava sırasında başvurdukları bir yöntemdir. Arabuluculuk kurumunun avantajı uzun süren mahkeme süreci yerine hızlı şekilde tarafların anlaşmasını sağlamaktır. Zorunlu ve ihtiyari olmak üzere iki şekilde arabuluculuk yöntemi vardır. Bazı hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuk kurumunu kullanmak zorunludur.
Ticari ilişkilerden doğan davalar, işçi ve işveren ilişkilerinden doğan tazminat davaları (kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti gibi) zorunlu arabuluculuk kapsamındadır. Bu tip davalarda arabulucuya başvurulmadan dava açılması halinde dava reddedilecektir. Zorunlu arabuluculuk kavramı bunun gibi hukuki uyuşmazlıklarda geçerlidir. Taraflar özgür iradeleri sonucu mahkemeye çıkmadan kendi tasarruflarıyla arabuluculuk yöntemine başvurabilir. Zaruri olmadan arabulucuya başvurma ihtiyari arabuluculuk olarak değerlendirilmektedir.
Arabuluculukta anlaşılması halinde tarafların dava hakkı düşer. Anlaşılamaması durumunda taraflar hukuki mücadelesini mahkemede sürdürmeye devam edebilir. Arabuluculukta dava açma süreleri genel zaman aşımı sürelerine tabidir. Kanunen tek istisnai süre işe iade için arabulucu başvurusu sonrası açılacak olan dava içindir. Bu davanın arabulucu son tutanağının düzenlenmesinden itibaren 2 hafta içinde açılması gerekir.
Arabulucuya başvurarak zorunlu ya da ihtiyari olarak çözümlenmeye çalışılan hukuki uyuşmazlıklar anlaşma sağlanamaması halinde mahkemeye taşınabilir. Ancak arabuluculukta bahsi geçen hukuki uyuşmazlık tarafların anlaşmasıyla sonuçlanırsa artık tarafların üzerinde anlaştığı hususlar hakkında dava açma hakkı düşer.
Kıdem tazminatı, en az bir yıl çalışan işçinin çalıştığı işverenle olan sözleşmesinin İş Kanunu’nda öngörülen sebeplerle sonlanması durumunda işçiye işveren tarafından ödenmesi gereken tazminat çeşididir. 1 Ocak 2018 tarihli düzenlemeyle beraber kıdem tazminatı başvuruları için öncelikle arabulucuya gitmek zorunludur.
Arabuluculuk başvuruları 2 şekilde gerçekleştirilebilir:
Başvuru formu ve istenilen bilgiler doldurulur. Bu şekilde yapılan başvurularda arabulucu arabuluculuk talebinde bulunan tarafı davet edip bilgilendirir. Karşı tarafta söz konusu uyuşmazlığın arabuluculuk yöntemi ile çözümlenmesini isterse arabuluculuk süreci taraflar adına başlar.
İş hayatındaki uyuşmazlıklardan doğan iş davalarında kazanılan para ilamlı veya ilamsız icra yoluyla tahsil edilebilir. Hakkında icra takibi kesinleşen kişi, parayı ödemediği takdirde değeri kadar mallarına haciz işlemi uygulanabilir. Haciz sonrası satılan malların bedeliyle icra müdürlüğü alacaklıya ödeme yapar.
İş davalarında arabuluculuk yöntemi kanunen zorunlu arabuluculuk kapsamına girer. İşçi ve işveren arasındaki hukuki uyuşmazlıkların çözümü için öncelikle arabuluculuk bürosuna dilekçe verilmelidir. Dilekçe olarak verilen arabuluculuk başvuru formunda tarafların adı, soyadı, iletişim bilgileri ve başvuran tarafın talepleri yazılır. Böylelikle arabuluculuk süreci başlar. Arabulucu 3 hafta içinde önüne gelen hukuki uyuşmazlığı sonuçlandırır.
Bazı hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuk kurumunu kullanmak zorunludur. Ticari ilişkilerden doğan davalar, işçi ve işveren ilişkilerinden doğan tazminat davaları (kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti gibi) zorunlu arabuluculuk kapsamındadır. Bu tip davalarda arabulucuya başvurulmadan dava açılması halinde dava reddedilecektir.
Zorunlu arabuluculuk kavramı bunun gibi hukuki uyuşmazlıklarda geçerlidir. İşten çıkarmadan kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklarda da arabulucuya başvurmak zorunludur. Arabulucuya başvurmak zorunlu ancak anlaşmak zorunlu değildir. Arabuluculuk sürecinde söz konusu olay tarafları tatmin edecek şekilde sonuçlanmaz ise mahkemeye başvuru yapılabilir.
Tazminat; haksız fiil, sözleşmeye aykırılık veya farklı bir hukuka aykırı fiil durumunda zarar gören tarafın zararının giderilmesini amaçlar. Hukuk düzeni, tazminatı bir olay sebebiyle zarar uğrayan kişinin zararının giderilmesi ya da azaltılması amacıyla öngörmüştür. Anlaşılacağı üzere tazminat mağdur kişiyi tatmin etme amacını taşır.
Tazminat en basit tanımıyla hukuka aykırı fiil sonucu uğranılan zararı karşılayan bedeldir. Hukuk düzeninin tazminat üzerinden güttüğü amaç mağdur tarafın zararlarının giderilmesi ve hakkaniyetin yerine getirilmesidir.
Tazminat birden fazla sebepten doğabilir:
Tazminat, hukuk düzenine aykırı olarak işlenen haksız fiil ve sözleşmeye aykırı hallerde söz konusu olur. Bir bakıma zarar gören tarafın zararının bedelinin karşılanmasından ibarettir.
Tazminat talep etme hakkı sosyal yaşantımızdaki birçok hukuki ilişkilerden doğabilir. Boşanma sonucu, yaralı veya ölümlü şekilde trafik kazaları, iş kazaları, fikir hakları üzerinde, yanlış uygulamayla tedavi sonucunda vs. gibi durumlar söz konusu olduğunda tazminat talep edilebilir. Somut olayın özelliklerine göre maddi veya manevi veyahut hem maddi hem manevi tazminat talep edilebilir.
Haksız fiil ve sözleşmeye aykırı eylemlerden doğan tazminat, oluşan zararın giderilmesi adına doğan bir borçtur. Tazminat ve tazminattan doğan ilişkiler borçlar hukukundan hareketle düzenlenmiştir. Haksız fiilden kasıt, bir hukuk kuralına aykırı hareket etme veya sözleşmeye aykırı davranmaktır. Her haksız fiil suç teşkil etmeyeceğinden ceza yaptırımına tabi tutulmaz. Burdan yola çıkarak tazminatın bir ceza olmadığını söyleyebiliriz.
Yaptırım türlerinden biri olan tazminat davalarında, tazminat miktarı; tazminat türü ve birçok etkene bağlı olarak değişebilmektedir. Bu sebeple sabit bir tazminat ücretinden bahsedemeyiz. Miktar bakımından maddi ve manevi tazminat bedeli ayrı ayrı değerlendirilebilir. Maddi tazminat davalarında kanunda düzenlenen oranlar ve matematiksel işlemlerin yanı sıra oluşan maddi zarar, tarafların kusur oranı, vücutta kalan kalıcı hasar varsa hasarın büyüklüğü, ölümlü bir olaysa ölenin yaşı gibi kriterlerle maddi tazminat miktarı belirlenir.
Manevi tazminat bedeli düzenlenirken belirleme ölçekleri maddi tazminata göre biraz daha soyuttur. Mahkeme manevi tazminatı belirlerken mevzubahis uyuşmazlığı birçok açıdan değerlendirir. Olayın büyüklüğü, tarafların mali gücü, tarafların kusur oranı gibi etkenleri baz alarak hakim iki tarafında hakkını gözeterek bir bedel belirler.
Maddi tazminat, haksız fiilden doğan zararın giderilmesine yönelik kişinin malvarlığındaki eksikliklerin veya borçların artışı karşılığında talep ettiği ücrettir. Maddi tazminat şartları oluştuğu halde mağdur taraf mahkemeye başvurarak tazminat talep edebilir.
Maddi tazminat talep etmek için kanunca düzenlenen şartlar gerçekleşmiş olmalıdır. Aksi halde maddi tazminat davası açma hakkı kişi üzerinde doğmaz. Bu şartları 3 madde halinde sayabiliriz. Hukuka aykırı bir fiil bulunmalıdır. Hukuka aykırı fiil sonucunda zarar meydana gelmeli Hukuka aykırı fiil ile zarar arasında illiyet yani nedensellik bağı olmalı Kusur aranan hallerde tazminat talebinde bulunan kişinin davalı kişinin kusurlu hallerini ispatlamalıdır.
Manevi tazminat belirlenirken tarafların durumları göz önünde bulundurulur. Mahkeme manevi tazminatı belirlerken söz konusu uyuşmazlığı birçok açıdan değerlendirir:
Maddi tazminat ödemekle yükümlü kişi tazminat bedelini ödemekten kaçınırsa hakkında icra takibi başlatılabilir. Yükümlünün taşınmaz veya taşınırlarına haciz işlemi yapılabilir. İcra masrafları ve doğan vekalet ücreti gibi ücretlerin yine yükümlü tarafın ödemesi gerekir.
Maddi manevi tazminat davaları hukuk mahkemelerinde görülür. Yargılama aşamaları somut olayın özelliklerine göre zaman bakımından değişkenlik gösterebilir. Tarafların dinlenmesi, mahkemenin kusur tespiti, gerektiği hallerde bilirkişi raporu, itirazları değerlendirme gibi adımlar yargılama süresini etkiler. Maddi manevi tazminat davaları ortalama 1-2 yıl içinde sonuca ulaştırılır.
Mahkemelerde dava açmak için bazı masraflar ortaya çıkar. Belli bir miktar yargılama harcı ile davada yapılan masrafların oluşturduğu ve her yıl Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan listede gösterilen miktar kadar gider avansını mahkemeye yatırmak gerekir. Bunun dışında avukat ile çalışmak istenirse avukatlık ücreti de ortaya çıkacaktır. Bu masraflar olayın niteliğine göre değişkenlik gösterebilir. Tazminat davası açmak içinde yukarıda sayılan masraflar geçerlidir.
Manevi tazminat davalarında mahkemeye yargılama giderleri için ödeme yapılır. Mahkemeye yargılama giderleri için ödenen ücrete harç denir. Mahkeme süresi boyunca taraflardan birçok harç talep edilebilir. Harçlar nispi ve maktu olmak üzere ikiye ayrılır. Özetlemek gerekirse maktu harçlar konusu para ile belirlenemeyen hallerde alınan miktar olarak belirlenmiş nispi harçlar ise uyuşmazlık konusu yararın para ile ölçülebildiği hallerde söz konusudur. Manevi tazminat miktarı sabit belli bir ücrete bağlı değildir. Somut olayda istenen manevi tazminat miktarıyla doğru orantılı olarak harç miktarı da artar.
Manevi tazminat davalarında avukatlar, yargılama boyunca temsil etkileri tarafın hukuki işlemleriyle ilgilenir, hukuki sürecin takibini yapar ve müvekkillerini bilgilendirirler. Vekalet ücreti bu hizmetlere karşılık alınan bir ücrettir. Davanın seyrine göre tazminat davasını kaybetme veya davanın reddi gibi durumlarda karşı vekalet ücreti çıkar.
Tazminat davalarında, sizden kaynaklanan haksız bir fiil olmadığını veya sizden kaynaklanan fiil neticesinde herhangi bir zarar oluşmadığını ifade ve ispat ederek tazminat davasının reddini talep edebilirsiniz, söz konusu durumda tazminat davalarıyla ilgilenen avukattan profesyonel destek almak, olumlu sonuçlar almanızı sağlayacaktır.
Günümüzde iş dünyasında yaşanan çeşitli anlaşmazlıklar sonucu taraflar uyuşmazlığı çözmek için ilgili mahkemelere başvurarak hakkını aramak durumunda kalmaktadır. İş hayatında doğan uyuşmazlıkları çözmekle yetkili mercii iş mahkemesidir. İş mahkemesine dilekçe vererek başvurulduktan sonra yargılama safhası için birtakım giderler mahkeme tarafından talep edilir.
Harç olarak anılan bu yargılama giderleri somut olayın büyüklüğü ve davacının talepleri miktarına göre değişkenlik gösterebilir. Harç ücretleri ve avanslar somut olayın özelliklerine göre değişkenlik gösterebilir:
Hileli şekilde birini kandırıp onun veya başkasının zararına olarak kendi ya da bir başkası menfaati lehinde maddi yarar sağlamaya dolandırıcılık denir. Dolandırıcılık suçu bazı şartların somut olayda varlığıyla gerçekleşir. Dolandırıcılık suçu 2 yıldan 10 yıla, nitelikli dolandırıcılık suçu 6 ila 20 yıl arası hapis cezasına tabii tutulmuştur. (TCK m.157-158)
Hileli davranış fail mağduru etkileyecek şekilde hileli davranışlarda bulunmuş olmalı ve bu davranışlar aldatıcı nitelikte olmalıdır. Mağdurunun Zarara Uğraması Failin aldatmalı hareketleri sonucu mağdur zararına olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar dahilinde dolandırıcılık suçu gerçekleşir. Mağdur taraf malvarlığındaki eksilmeler, yoksun kalınan kar veya borçlarındaki artıştan dolayı tazminat talebinde bulunabilir. Tazminat davası ayrıca açılabileceği gibi mevcut dava sürerken de talep edilebilir.
Yargıtay kararlarında, hükmedilen manevi tazminatın kesinleşmeden icraya konulabileceğine hükmetmiştir.
Kişinin onur, şeref ve haysiyetini zedeleyecek şekilde sarf edilen söz ve hareketler hakaret suçunu oluşturur. Somut olarak hakaret suçu belli bir çerçeveye sahip değildir. Kişinin şahıs varlığı hakkına yapılan her türlü şekilde sözlü taciz ve aşağılayıcı söz hakaret suçu oluşturabilir. Hakaretten doğan tazminat davaları için sabit bir ücret söz konusu değildir.
Sıralayacak olursak:
gibi faktörlerle değerlendirme yapan mahkeme adil bir tazminata hükmeder. Yukarıdaki gibi faktörlerle değerlendirme yapan mahkeme adil bir tazminata hükmeder.
Küfür ve hakaret cezaları somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir. Hakaret suçu Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi ve sonrasında düzenlenmiştir.
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...)1 veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Hakaret suçunun temel halinden yargılanan kişinin 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacaktır. Küfür ve hakaret cezalarında sabit bir tarife yoktur. Söz konusu hakaretin büyüklüğüne göre, mahkeme ceza tayin edecektir.
Adli para cezası olarak hüküm verildiği takdirde basit hal nitelikli hal göz önünde bulundurularak ortalama 1000 - 5000 TL arasında ceza verilmektedir.
Hakaret davası mahkemeye dilekçe verilerek 6 ay içinde ilgili mercilere başvurarak açılır. Yargılama süreci sona erdikten sonra hakaret suçu işlendiği tespit edilirse, suçun basit ve nitelikli hal durumu da değerlendirilerek hapis cezası veya adli para cezası olarak yaptırım uygulanacaktır.
Hakaret davası açmak için mahkemeye dilekçe yoluyla başvuru yapılmalıdır. Genel olarak diğer hukuk davaları gibi hakaret davaları açarken de bazı ücretler ödenir. Yargılama giderleri, harçlar, avukat tutulduğu durumlarda vekalet ücreti, dosya masrafları gibi giderler ortaya çıkar. Tüm bunlar 5.000-12.000 TL arasında masraf çıkarabilir.
Hakaret TCK m.125’te ”Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde tanımlanır. Hakaret sonucu manevi anlamda küçük düşürülüp rencide olan kişi yaşadığı üzüntü sebebiyle maddi anlamda zarara uğramasa bile Borçlar Kanunu’nun 58.maddesi ve devamında düzenlenen haksız fiil hükümlerine göre manevi tazminat talebinde bulunabilir.
Hukuk düzenince tazminatlar maddi ve manevi olmak üzere ikiye ayrılır. Kişinin malvarlığında doğan eksilmeler için maddi, şahıs varlığından doğan eksilmeler (yaşanılan üzüntü, yıpranma, sarsıntı, mental çöküntü) için manevi tazminattan bahsedebiliriz. Maddi tazminat hesaplamaları zarara uğrayan tarafın zararının oranına, tazminata yol açan olayın büyüklüğü, tarafların kusuru gibi faktörlere göre belli oranlar ve matematiksel işlemler sonucu belirlenir.
Manevi tazminat hesaplamalarında ise daha soyut ve subjektif etkenler ön plana çıkar. Sabit bir tarifeye göre manevi tazminat tutarı belirlenmez. Dava taraflarının sosyoekonomik durumları, tazminat konusu olayın büyüklüğü, tarafların kusur oranı göz önünde bulunarak mahkemece tazminat tutarı belirlenir.
Mahkeme sonucunda kaybeden taraf alacaklı tarafa giderek ödeme yapabilir. Kaybeden taraf ödeme yapmadığı takdirde alacaklı kişi, ilam niteliğinde olan duruşma zaptıyla icra dairesine başvurarak icra takibi başlatarak parasının ödenmesini talep edebilir.
Kanuni faiz oranı yıllık %9 olarak belirlenmiştir.
Maddi tazminat, haksız fiil veya sözleşmeye aykırı hareket etme gibi hukuka aykırı hallerde mağdur tarafın zararının tazmini yönünde talep edilebilen tazminat türüdür. Kişinin şahıs varlığından doğan eksilmeleri giderme amacını taşıyan maddi tazminat birçok hukuki uyuşmazlık durumunda söz konusu olabilir.
Zarar gören kişi kanunda öngörülen düzenlemeye uygun olarak şu hallerde maddi tazminat talebinde bulunabilir:
İhbar tazminatı 2 durumda ödenmektedir; İşveren tarafından herhangi bir bildirim yapılmadan çıkarılan işçiye, işçinin çalışmış olduğu süreler göz önünde bulundurularak ödenmesi gereken tazminat türüdür. işçinin çalışmış olduğu süreler göz önünde bulundurularak işten ayrılmadan önce belirli bir süre önceden bu durumu işverene bildirmemesi halinde ödemesi gereken tazminat türüdür. İhbar tazminatı belirlenirken, işçinin işe başlama ve çıkarılma tarihi, aylık brüt maaş esas alınarak tazminat miktarı hesaplanır.
Maddi tazminat işlevi bakımından haksız fiil sonucu mal varlığında oluşan eksilmelerin giderilmesine yönelik belirlenir. Örneğin kişinin trafik kazasında maddi hasar alması, haksız fiile uğramasaydı kazanacağı kâr (yoksunluk kârı) veyahut borçlarında artışa sebep veren tüm durumlar maddi tazminatı kapsar.
Mahkemenin verdiği tazminat davası ödenmediği halde tazminat sorumlusu aleyhine icra takibi başlatılır. Mağdur taraf tazminatın ödenmediğine dair karşı dava açarsa icra takibi başlayacaktır. İcra süreci haciz işlemlerine kadar ilerleyebilir. İcra takibi için gerekli vekalet ücreti ve dosya masrafları da tazminat sorumlusu tarafın ödemesi gerekecektir.
Tazminat davalarında yargılama süreci somut olayın niteliğine göre değişkenlik gösterebilir. Davanın açılması, tarafların dinlenmesi, itirazların değerlendirilmesi, kusur tespiti gibi aşamalar sonucu kararın verilmesi 1-2 yılı bulabilir.
İş dünyasındaki uyuşmazlıklardan doğan tazminat davaları için Adalet Bakanlığınca 18 ay hedef süre belirlenmiştir. Davanın seyrine göre süre artıp azalabilir. Belirlenen hedef süre ilk derece mahkemeleri için geçerlidir. Davanın bir üst mahkemeye çıkarılması durumunda süreç uzayacaktır.
Tazminat davaları hayatımızdaki birçok farklı hukuki ilişkiden doğabilir. Tazminat davasının açılacağı mahkeme tazminat nedenine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Tazminat davalarında genel yetkili mercii asliye hukuk mahkemesidir. Örneğin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi haklar aranırken iş mahkemesinde, sözleşmeye aykırı hareket edildiğinde asliye hukuk mahkemesinde, tüketici mağduriyeti oluşan durumlarda tüketici mahkemesinde dava açılır.
İş mahkemesinde duruşmalar işçi alacakları, işe iade, tazminat gibi uyuşmazlıkların türüne göre genelde 4-8 duruşmada sonuçlanmakla birlikte net bir sayıs söylemek mümkün değildir. İş mahkemelerinde davalar ortalama 540 günde karara bağlanmaktadır.
Manevi tazminat konusunda uygulamada belli bir ölçüden söz edemeyiz. Herhangi bir tarife veya matematiksel oranlara göre manevi tazminat belirlenmesi mümkün değildir. Bununla beraber sabit bir ücreti de yoktur. Kanunlarımız manevi tazminat miktarını belirleme görevini hakimlerin takdirine bırakmıştır (TMK m.4). Tabii ki hakimler manevi tazminat davalarında keyfi ve talep edilen tazminat miktarına hükmetmezler. Mahkeme ölçü olarak somut olayın niteliği, zararın büyüklüğü, tarafların kusuru, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını esas alarak iki taraf içinde adil bir manevi tazminata hükmeder.
Tazminat, haksız fiil teşkil eden hukuk dışı olaylarda zarar gören tarafın mağduriyetini gidermek için ödetilen karşılıktır. Kişinin malvarlığında eksilmeye yola açan olaylarda maddi, kişinin şahsına karşı; ruhsal ve mental olarak yara, keder ve üzüntüye neden olan yani şahıs varlığında eksilmeye yol açan haksız fiillerde manevi tazminattan bahsedebiliriz. Manevi tazminatın doğması için kişinin olay sebebiyle manevi yıpranma içinde olması, kusurlu tarafın eylemi hukuka aykırı şekilde gerçekleşmiş olmalıdır. Bu şartların varlığı halinde manevi tazminat talep edilebilir.
Maddi tazminat, hukuka aykırı fiil sonucu maddi anlamda zarar gören tarafın zararın tazmini adına kararlaştırılan bedeldir. Mahkeme maddi tazminat miktarını belirlenirken kanunda öngörülen oranlar ve matematiksel işlemler kullanır. Maddi tazminat miktarı ortaya çıkan zarara bağlı olarak artacaktır.
Manevi tazminat noktasında Türk Medeni Kanunu, hakime önemli bir takdir yetkisi vermiştir. (TMK m.4) Hakim önündeki olay karşısında olayın olağan akışına göre hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmeder. Haksız fiilin nasıl işlendiği, tazminat sebebinin büyüklüğü, kusur oranı gibi etmenleri baz alan hakim bu kriterler eşliğinde tazminat miktarını belirler.
Manevi tazminat, hukuka aykırı olay sonucu mağdur tarafta oluşan üzüntü, elem ve yıpranma karşılığında ödenen bir miktar paradır. Dolayısıyla hukuka aykırı olarak kişide manevi sarsıntıya yol açan durumların manevi tazminatı kapsadığından söz edebiliriz.
Örnek vermek gerekirse boşanmalar, yaralanmaya yol açan ve ölümlü trafik kazaları, kişilik haklarına saldırı halleri, malpraktis (tıbbi dikkatsizlik sonucu uğranılan zarar) iş kazaları, iftira, telif hakları ihlali gibi hukuka aykırı hallerde manevi tazminat talebinde bulunulabilir.
Trafik kazası, bir karayolu taşıtının diğer bir taşıta bir hayvana, yayaya veyahut herhangi bir nesneye çarpmasıdır. Trafik kazaları sonucu oluşan maddi ve manevi zararların giderilmesi için tazminat talep edilebilir. Manevi tazminatın ana amacı mağdur tarafı yaşanan olay sebebiyle yaşadığı huzursuzluğu bir nebze olsa da azaltmaktır.
Trafik kazası için manevi tazminat miktarı belirlenirken mahkeme somut olayın özelliklerine göre hareket eder.
gibi faktörler tazminat miktarını belirlemede etkili olacaktır.
Hukuk düzenince en temel olarak tazminat mağdur taraftaki maddi ve manevi kayıpların giderilmesi amacıyla öngörülmüştür. Kanunlarımız tazminat belirlenirken hakimlere geniş takdir yetkisi tanır. Tazminat esasında kendiliğinden doğan bir borçtur, hakimler haksız fiil halini birçok açıdan değerlendirerek iki taraf içinde hakkaniyete uygun bir tazminat miktarı belirler. Hakim iki tarafında hakkını gözeterek mağdur tarafta zenginleşmeye yol açmayacak ve bununla beraber somut olayın gereği kadar tazminata hükmetmelidir.
Kişilik hakları zarar gören tarafın zararının giderilmesi için ödenen manevi tazminatı hukuka aykırı fiili işleyen taraf ödemekle yükümlüdür. Mahkemenin verdiği karar sonucu belirlenen manevi tazminat miktarı ödenmediği takdirde karşı taraf dava açabilir. Tazminat sorumlusu hakkında icra takibi başlatabilir.
İşçi mahkemesi davalarında davanın kazanılması halinde ilamlı veya ilamsız icra takibiyle para tahsil edilebilir. İlamlı icra alacaklının önce mahkemeye başvurularak yargılama sonucu lehine bir ilam elde etmesinden sonra icra müdürlüğüne başvurarak ilamlı icra takibini başlatabilir. İlamsız icra takibindeyse herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın alacakların icra müdürlüğüne başvurarak takip ettirilmesidir.