Mevzuatımızda avukatlık mesleği için branşlaşma bulunmadığı için ticaret hukuku avukatı şeklinde bir adlandırma yapmak doğru olmasada halk dilinde ticari davalara bakan avukatlara ticaret avukatı denmektedir.
Ticaret hukuku alanında faaliyet gösteren avukatlar; ticari dava, ticari işlem ve alacak tahsili niteliği bulunan her türlü hukuki iş ve uyuşmazlıkta, müvekkillerine hukuki destek sağlamaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan konular şunlardır;
Türk Ticaret Kanunu madde 124 hükmünde de belirtildiği üzere; Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden oluşur. Kanunda şirket türleri, sermaye şirketi ve şahıs şirketi olarak ikiye ayrılmıştır:
Kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, sermaye şirketidir. Şahıs şirketlerinde kişi unsuru ön plandayken sermaye şirketlerinde sermaye kavramı ön plandadır.
Genel olarak hukuk fakültesi, iktisadi ve idari bilimler fakültesinde ticaret hukuku dersi görülmektedir. Bu ders kapsamında; ticaret hukuku kavramı, ticari işletmenin tanımı ve unsurları, ticari işler, tacir ve tacir olmanın sonuçları, ticaret unvanı ve işletme adı, marka, ticaret sicili, cari hesap, haksız rekabet, ticari defterler, tacir yardımcıları, ortaklığın tanımı ve unsurları, kıymetli evrak tanımı ve unsurları, ticari yargı gibi konular işlenmektedir.
İki veya daha fazla kişinin ortak bir amaçla emeklerini ve mallarını birleştirip sözleşme yaparak oluşturdukları ticari işletmeye şirket denir.
Türk Ticaret Kanunu madde 124 hükmüne göre; ticaret şirketleri; kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden oluşur. Ticaret hukukuna göre bir organizasyonun şirket olarak nitelendirilmesi için gerekli unsurlar:
Ticaret hukuku, tacirlerin ve ticaretle uğraşan diğer kişilerin kendi aralarında ve müşterilerle işleri yürütürken uymaları gereken kuralları belirler. Ticaret hukuku, ekonomi alanında yaşanan gelişmelerle beraber gelişmeye ve genişlemeye devam etmektedir. Ticaret hukuku dersinin kolaylığı veya zorluğu kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Bu alanda başarılı olmak isteyen kişilerin; ticaret hukukuna hakim olması ve yaşanan gelişmeleri yakından takip edebilmesi gerekmektedir.
Özel hukuk, eşitlik ve irade serbestisi esasına göre kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır.
Özel hukukun dalları şunlardır:
Tacirin; şirketi açtığı günden itibaren 15 gün içinde, şirketi ve ticaret unvanını merkezin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil ve ilan ettirmesiyle hukuken kurulmuş sayılır.
Gerçek kişilerin ticareti terk etmesi halinde tacirlik sıfatı kaybedilir. Bu durumda ticareti terk eden tacir, 15 gün içinde kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirimde bulunmalı ve kaydın terkini talep etmelidir. Sicil memuru, bu durumu alacaklılara bildirir ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesiyle ilan eder.
İlan tarihinden itibaren bir yıl içinde ticareti terk eden tacir hakkında iflas yoluyla takip yapılabilir. Aksi durumda iyi niyetli kişilere karşı tacir sıfatının son bulduğu ileri sürülemez. Tüzel kişilerde ise tüzel kişiliğin son bulması ile tacirlik sıfatı kaybedilir. Tasfiye işlemlerinin tamamlanarak ticaret siciline bildirimin yapılması gerekir. Tasfiye sürecinin bitimiyle ticaret sicilindeki kayıt silinir ve tüzel kişilik son bulur.
Türk Ticaret Kanunu madde 11/3 uyarınca; ‘’Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir.’’ Bu hükümden de anlaşılacağı üzere ticari işletmeyle birlikte şubenin de devri mümkündür. Ancak şube, ticari işletmeden ayrı bir şekilde devredilemez.
Ticaret hukuku; hayatın her alanında karşı karşıya kalabileceğimiz, tüm ticari faaliyetleri içeren, en geniş hukuk dallarından biridir. Ticaret hukuku, tacirlerin ve ticaretle uğraşan diğer kişilerin kendi aralarında ve tüketicilerle iş yaparken uymaları gereken kuralları belirler.
Türk Ticaret Kanunu 6 kitap halinde şu şekilde düzenlenmiştir:
Başta Borçlar Hukuku ve Medeni Hukuk olmak üzere birçok hukuk dalıyla ilişkilidir. Bir özel hukuk dalıdır. Ticari örf ve adetler, ticaret hukuku için önem arz eder. Tarafların eşitliği ilkesi sınırlandırılmıştır. Yapılan ticari işlemlerde şekilcilik unsuru ön plandadır.
Ticaret hukuku, ticaretle ilgili tüm mevzuatı kapsar bu nedenle ticari ilişkilerin doğru bir şekilde kurulmasını ve yürütülmesini sağladığından ticari yaşamın olmazsa olmaz bir parçasıdır.
Ticaret Kanunu madde 11/1’de ticari işletme tanımlanmıştır: ‘’Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.’’
Bu maddeden de anlaşılacağı üzere ticari işletmenin unsurları:
Ticaret hukukunun yazılı kaynaklarını; kanunlar, tüzükler, yönetmelikler oluşturur. Yazısız kaynaklarını ise ticari örf ve adetler ve ticari teamüller oluşturur.
Ticaret hukuku, özel hukuk-kamu hukuku şeklinde yapılan klasik hukuk ayrımı kapsamında özel hukuk dalının içinde yer alır.
Şirketler hukuku, ticaret hukukunun en önemli konularından biridir. Ticari şirketlerle ilgili tüm hukuki yükümlülük ve mevzuatlar, şirketler hukukunda düzenlenmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 124-644 maddeleri içerisinde şirketler hukuku bulunmaktadır ve şirketlerin kurulması, birleşmesi, bölünmesi, devredilmesi, şirket türünün değişmesi, tasfiyesi, şirketler ve diğer şirketler arasındaki anlaşmazlıklar gibi konuları içermektedir.
Modern sistem, 20. yüzyılda ortaya çıktığından bu isimle adlandırılmıştır. Bu sisteme göre ticari faaliyetler; ticari işletmeler tarafından yürütülür, tacir ve ticari işlemler geri plandadır. Modern sisteme göre ticari faaliyetler düzenlenirken ticari işletme kavramı esas alınmalıdır.
Özel hukukta, eşitlik ve irade serbestisi kuralı söz konusu iken kamu hukukunda devletin tek taraflı üstün iradesi mevcuttur. Ticaret hukuku özel hukuka girmektedir.
Ticari davalar, mutlak ve nispi dava olarak ikiye ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanunu madde 4’te veya özel kanunlarda düzenlenen, açık bir şekilde ticari dava olduğu belirtilen ve ticaret mahkemesinde görülen davalar mutlak ticari davalardır.
Mutlak ticari davalarda, tarafların tacir olup olmadığına ve uyuşmazlık konusu işin ticari bir işletmeyle ilgi olup olmadığına bakılmaz.
TTK madde 4’te düzenlenen davalar şunlardır:
Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, Türk Borçlar Kanununun; malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
Nispi ticari davalarda ise uyuşmazlığın iki tarafı da tacir olmalı ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir.