Trafik kazaları ile ilgili meydana gelen bir hukuki uyuşmazlıkta her avukatın vekalet verildiği takdirde vekilliğinizi yapma yetkisi bulunmaktadır. Fakat yargılama süreçlerinde mağduriyet yaşamamak adına özellikle trafik kazaları ve bunlarla ilgili maddi manevi tazminat davaları, gerektiği takdirde bazı trafik kazalarının cezai sorumluluğu açısından ceza hukuku alanlarında uzmanlaşmış avukatlardan yardım alınması yararlı olabilmektedir.
Trafik kazalarında özellikle ölüm ve yaralanma gibi cezai sorumluluk doğurabilecek hallerde mağduriyet yaşayan kişilerin savcılık veya kolluk kuvvetleri vasıtasıyla karşı taraftan şikayetçi olması durumunda savcılık makamı tarafından soruşturma başlatılmakta ve eğer şüpheli yani şikayetçi olunan kişinin bir suç işlediğine dair kanaat oluşması halinde kamu davası açılarak bu dava sonucunda cezai yaptırımlar uygulanabilmektedir.
Maddi hasarlı trafik kazalarında meydana gelen hasarlar ve araçta meydana gelen değer kayıpları zorunlu araç trafik sigortası kapsamında kazada kusurlu olan aracın sigorta şirketi tarafından karşılanmaktadır. Zorunlu trafik sigortası, kusurlu sürücünün aracında meydana gelen hasar ve değer kayıplarını karşılamamaktadır.
Soruşturulması ve kovuşturulması mağdur olduğunu iddia eden kişinin şikayetine bağlı olan suçlarda, şikayetçi şikayetini geri çeker veyahut meydana gelen olayın sona ermesinden itibaren kolluk kuvvetleri tarafından alınan beyanında şikayetçi olmadığını öne sürerse bu kişinin aynı olay ile ilgili tekrar şikayetçi olabilmesi mümkün değildir.
Bir trafik kazası meydana geldikten sonra sürücülerin kusurlu davranışları ile yaptıkları kural ihlallerine bağlı olarak idari para cezası uygulanabilmektedir. Fakat tarafınıza bir idari yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı her kazada değişiklik gösterebilir ve kusur veya kural ihlali bulunmayan durumlarda para cezası gelmeyebilir.
Bir trafik kazasında yaralanmanız halinde sağlık kuruluşlarıyla ilgili işlemlerinizin bitmesinin ardından trafik sigortası kapsamında olan sağlık harcamalarınızı ve sakatlık durumlarında ilgili teminatları trafik sigortası şirketinden talep edebilir, sigorta şirketi tarafınıza ödeme yapmadığı takdirde bu durumda maddi ve manevi tazminat davası açarak mahkeme yoluna başvurabilirsiniz.
Maddi hasarlı trafik kazası sonucu kaza tespit tutanağının kaza anından hemen sonra ve kazanın meydana geldiği yerde iki sürücü tarafından da doldurularak tutulması yararlı olmaktadır fakat bu duruma elverişli olmayan hallerde kaza tespit tutanağında yer alan bilgilerin eksiksiz ve doğru olarak doldurulması halinde 1 gün sonra da tutanak tutulabilmektedir.
Meydana gelen bir trafik kazasında mağduriyete uğrayan kişinin karşı taraftan şikayetçi olmaması veyahut şikayetçi olup ardından şikayetini geri çekmesi gibi hallerde bu durum maddi ve/veya manevi tazminat istemine engel değildir.
Yaralama meydana gelen bir trafik kazasında yaralanan kişinin şikayeti üzerine veyahut soruşturma açılması için şikayet gerekmeyen durumlarda; savcılık soruşturma başlattığı takdirde şüphelinin suç işlediği kanısına varır ve iddianame hazırlayarak şüpheli hakkında kamu davası açılması talebinde bulunursa şüpheli hakkında kamu davası açılabilmektedir.
Yaralanmalı trafik kazaları neticesinde genellikle TCK 89. maddede düzenlenen taksirle yaralama suçu oluşmaktadır. Taksirle yaralama suçunun takibi şikayete bağlı olmasına rağmen suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde yani failin suçun işlenebilirliğini öngördüğü durumlarda sadece nitelikli hallerden biri gerçekleşmişse taksirle yaralama suçu şikayete bağlı değildir.
Trafik kazaları sonucu meydana gelen yaralanma veya ölüm durumlarında açılacak olan maddi ve manevi tazminat davalarında görevli ve yetkili mahkeme kazanın meydana geldiği yer Asliye Hukuk Mahkemeleri olmakla birlikte eğer bu tazminat davasının tarafları içerisinde sigorta şirketi de yer alıyor ise o zaman görevli ve yetkili mahkeme kazanın meydana geldiği yerdeki veya sigorta acentesinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesidir. Şayet trafik kazası sonucunda bir ceza davası açılmış ise görevli ve yetkili mahkeme genellikle suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemeleridir.
Özellikle trafik kazalarında sigorta şirketine karşı açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında sigorta acentesinin veya merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi görevli ve yetkili mahkemedir.
Türk yargı teşkilatlanmasında temel ayrım olarak adli ve idari yargı olmak üzere iki ayrı yargı kolunun bulunmaktadır. İlk olarak adli yargı sistemini ele aldığımızda, adli yargı kendi içerisinde ceza yargısı ve hukuk yargısı olarak ikiye ayrılmakta ve üç dereceli bir sistem bulunmaktadır ilk derece mahkemelerinde; hukuk yargısı içerisinde asliye hukuk mahkemesi, sulh hukuk mahkemesi ve özel kanunlarla kurulan ihtisas mahkemeleri (aile, iş , ticaret, tüketici, kadastro, fikri ve sınai vb..) bulunmaktadır. İlk derece mahkemeleri içerisinde ceza yargısında; ise asliye ceza mahkemeleri, ağır ceza mahkemeleri ve diğer özel mahkemeler bulunmaktadır. İkinci derece mahkemeleri olarak bölge adliye mahkemeleri yani istinaf mahkemeleri görev almaktadır. Adli yargıda son itiraz mercii olan yüksek mahkeme Yargıtay’dır ve üçünce derecedeki en üst mahkemedir. İdari yargı sisteminde yine üç dereceli yapı bulunmakla birlikte ilk derece mahkemeleri idare ve vergi mahkemeleridir, ikinci derece mahkemesi yani istinaf mahkemesi olarak da bölge idare mahkemeleri yer almaktadır, üçüncü ve son olarak en üst itiraz mercii Danıştay’dır ve bir yüksek mahkemedir.
Asliye hukuk mahkemelerinin hangi davalara bakacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2.maddesinde belirlenmiş olup ilgili kanun hükmüne göre bu mahkemeler değerine ve miktarına bakılmaksızın tüm malvarlığı hakları ile şahıs varlığı davalarında görevlidir, ayrıca genel yetkili mahkeme olduklarından hem HMK’da hem de diğer kanunlarda farklı mahkemelerin görevlendirilmediği dava ve işlerde de asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
Kasko şirketleri kaza sonucu meydana gelen teminat miktarı kadar tarafınıza ödeme yaptıktan sonra ilgili kazada tarafınıza teminat ödenmemesini gerektiren bir fiilin meydana geldiği kanaatine varırsa veyahut teminat miktarının daha az ödenmesini gerektiren bir fiil olduğunu düşünürse bunun sonucunda tarafınıza ödenen teminatı sizden geri tahsil edebilmek adına rücu davası açabilmektedirler.
Asliye ceza mahkemelerinin gerek 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’da gerekse farklı kanunlarda çeşitli görev ve yetkileri olmakla birlikte temel olarak ceza sınırı 10 yıl ve daha az hapis cezası olan suçlarla ilgili davalar ve diğer işler asliye ceza mahkemesinde görülmektedir.
Sulh hukuk mahkemeleri; İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan taşınmazın ilamsız icra yoluyla tahliyesi hariç kira ilişkilerinden doğan tüm uyuşmazlıklara, kanunlarda aksine düzenleme bulunmayan hallerde çekişmesiz yargı işlerine, taşınır ve taşınmaz mallarda zilyetliğin korunması için açılan davalara, taşınır ve taşınmaz bir mal veya hakkın paylaştırılması davalarına, ortaklığın giderilmesine talepleri için açılan davalara ve hem Hukuk Muhakemeleri Kanunu hem de diğer kanunlarda görev ve yetkilendirildikleri dava ve işleri görmektedirler.
Uygulamada trafik kazaları sonucu rücu davaları genellikle sigorta şirketleri tarafından sigortalının aleyhine açılmaktadır. Bir sigorta şirketi ile imzalanan zorunlu trafik sigorta poliçesi ile ilgili uyuşmazlıklarda açılan rücu davaları genellikle gerçek kişi ve tüketicilere karşı açıldığından davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri Tüketici Mahkemesi olacaktır. Eğer araç sahibi tarafından araç sürücüsüne karşı kusuru oranında bir rücu davası açılacaksa bu sefer yetkili ve görevli mahkeme davalının yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır.
Alacak davaları ile ilgili uyuşmazlıklarda genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olmakla birlikte kanunlarda farklı düzenlemeler bulunan hallerde görevli ve yetkili mahkemeler değişiklik gösterebilmektedir.
Zorunlu trafik sigortasından ve diğer zorunlu sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, zorunlu sigortalar TTK’nın 1483. vd. maddelerinde düzenlendiği için ve yine TTK’nın 4/1-(a) hükmünde bu kanunda düzenlenen hususlarla ilgili uyuşmazlıkların ticari dava niteliği taşıdığı belirtildiğinden mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Yaralanmalı trafik kazalarında maddi ve/veya manevi olarak zarar görerek mağdur olan kişilerin ilgili trafik kazası sebebiyle tazminat davası yoluna başvurmaları büyük ölçüde yararlı olabilmektedir. Ayrıca yaralanmalı trafik kazasında yaşanan mağduriyeti büyük ölçüde giderilemeyecek olan kişiler; yaralanmalarında kusur ve hataları bulunanlar hakkında savcılık veyahut kolluk kuvvetleri vasıtasıyla şikayetçi olabilmektedir. Şayet kusurlu kişinin hareketleri suç teşkil etmişse bu kişi veya kişiler cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmektedirler.
Trafik kazaları sonucu yaralanma, ölüm gibi ciddi zararlar meydana gelmişse kesinlikle kolluk kuvvetlerine haber verilmelidir günümüzde tüm acil çağrılar tek bir numarada toplanmıştır ve bu numara 112’dir. Kaza sonucu 177 numaralı telefonun aranması yanlıştır zira 177 Orman Yangını İhbar Hattıdır.
Bir trafik kazasında ilk olarak yapılması gereken en önemli aşama kaza anında araçlarda bulunan sürücü ve yolcuların sağlık durumlarının kontrol edilmesidir, eğer kazada yaralananlar var ise derhal durumun sağlık ekiplerine ve kolluk kuvvetlerine bildirilmesi gerekmektedir. Maddi hasarlı kazalarda ise öncelikle yapılması gereken şey kaza bölgesinde gerekli emniyet tedbirlerini alarak trafiğin akışını engellemeyecek şekilde kazaya karışan araçların uygun bir yere çekilmesidir.
Tek taraflı kazalarda ilk olarak kaza yapan aracın sürücüsünün ve yolcuların sağlık durumları kontrol edilmeli ardından kaza mahalinde gerekli güvenlik tedbirleri alınmalı ve aracın trafik akışını engellemeyecek bir alana çekilmesi gerekmektedir. Eğer kaza yapan araç kasko sigortası var ise kaza ile ilgili gerekli bilgiler sigorta şirketine bildirilerek işlemler tamamlanmalıdır.
Trafik kazalarında fotoğraf çekilmesi için mevzuatımızda herhangi bir hukuki düzenleme olmadığı gibi günümüzde yaşanan kazalarda hem tarafların iddialarını ispat edebilmeleri hem de sigorta şirketlerinin kazanın oluş şekli ve diğer bilgilerin tespitini daha iyi yapabilmesi adına trafik kazalarında fotoğraf çekilmesi şarttır. Sigorta şirketlerinin poliçelerinde yer alan özel hükümler ile şirkete kazanın fotoğrafları çekilmeden sunulan bilgiler ışığında şirketin tarafınıza ödeme yapmayacağına dair kurallar getirebilmektedir. Araca vurup kaçan plakası tespit edilmiş araçlar hakkında ne yapılabilir? Meydana gelen bir kaza sonucu kazanın taraflarından birinin olayın ardından kaçması halinde plakası ve araç hakkında diğer bilgiler ele alınarak savcılık veya kolluk kuvvetleri vasıtasıyla aracın ruhsat sahibi ve/veya sürücüsü hakkında şikayetçi olunarak savcılık tarafından soruşturma başlatılması sağlanabilmektedir.
Trafik kazaları sonucunda meydana gelen yaralanma veya ölüm durumlarında mağduriyet yaşayan kişilerin bu durumlar sonucunda gördükleri manevi zarar her davada farklılık göstermekte ve manevi tazminat miktarı hesaplanırken hakim tarafından tazminat talebinde bulunan kişinin duyduğu üzüntü, elem ve oluşan manevi zarar göz önüne alınarak hesaplanmaktadır. Hakimin tazminat miktarını belirlerken takdir yetkisi oldukça fazladır. Sonuç olarak manevi tazminat miktarı meydana gelen olayın ağırlığına, oluş şekline ve diğer birçok etkene göre her davada değişiklik göstermektedir.
Manevi tazminat miktarı, tazminat talebinde bulunan kişinin maruz kaldığı eylemin çeşidine, eylemin ağırlığına, somut olayların diğer etkenler ile birlikte kişinin bu olay etkisinde duyduğu üzüntü ve kederin ağırlığına göre değişmektedir, bu sebeple her davada hakim bu unsurları göz önünde bulundurarak takdir yetkisini de kullanmalı ve hakkaniyete uygun bir karar ile manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Trafik kazaları sonucunda açılan manevi tazminat davalarında tazminat miktarının nasıl belirleneceği ile ilgili somut bir düzenleme bulunmadığı gibi manevi tazminat hakim tarafından tazminat talebinde bulunan kişilerin duydukları üzüntüye, manevi zarar miktarına, zarar görenin sosyal ekonomik durumuna, paranın alım gücüne göre hakkaniyete uygun bir biçimde belirlenmelidir.
Trafik kazaları sonucunda açılan tazminat davalarında ne kadar tazminat alınacağı olayda ortaya çıkan maddi ve manevi zarar miktarına, kazanın oluş şekline, kaza yapan sürücülerin kusur oranlarına, trafik sigortasının yapacağı ödeme miktarına göre her olayda değişiklik göstermektedir. Hakim tazminat miktarını belirlerken özellikle manevi tazminatta takdir yetkisini kullanmaktadır, maddi tazminatta ise kaza ile ortaya çıkan maddi kaybın doğru hesaplanması önem arz etmektedir.
Açtığınız tazminat davasının lehinize sonuçlanması durumunda mahkemenin hükmettiği tazminatın tarafınıza ödenmesi iki yolla gerçekleşebilir bunlardan ilki tazminatı ödeyecek olan tarafın mahkemenin sonuçlanmasının ardından kendi rızası ile tazminatı ödemesidir, genellikle bu yol borçlular tarafından tercih edilmemek ile ikinci yol olarak borçlu hakkında icra takibi yoluna başvurulmaktadır.
İcra takibi yoluna başvurulduğunda tazminat borcunun ne kadar zamanda ödeneceği borçlu veya borçluların üzerinde bulunan taşınır taşınmaz mallara, sigortalı bir işte çalışıp çalışmadığına ve daha birçok unsura göre değişmektedir. Borçlunun haczedilebilir nitelik taşıyan her türlü alacak, mal, irat, para vb. mal varlıklarına haciz konmuş olsa bile bu hacizlerin paraya çevrilerek tarafınıza ödenmesi uzun süreler alabilmektedir.
Trafik kazasında manevi zarar gördüğünü iddia eden taraf için mahkemenin manevi tazminata hükmetmesi durumunda, zorunlu trafik sigortaları bu hükmedilen manevi tazminatı ödememektedir yani trafik sigortaları manevi tazminat taleplerini karşılamaz. Sigorta ettiren tarafından ek olarak manevi tazminat taleplerinin karşılanmasına yönelik bir teminat gösterilerek bu taleplerin karşılanacağına dair bir madde poliçeye eklenmişse o zaman sigorta şirketi de manevi tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Sağlık kuruluşlarınca verilen heyet raporları göz önüne alınarak ne kadar tazminata hükmedileceği mahkeme hakiminin değerlendirmesi neticesinde her kazada ve olayda farklılık göstermektedir, ilgili raporlar dahilinde sigorta şirketlerine başvurularak sakatlık teminatı kapsamında sigorta şirketinden ödeme de talep edilebilmektedir. Sigorta şirketinin tarafınıza yapacağı ödemeler de poliçede yer alan teminat tutarlarına göre farklılık gösterir.
Mahkemenin hükmettiği tazminat taleplerini kural olarak kazada kusurlu olan aracın sürücüsü ve araç sahibi birlikte ödemelidir. Ayrıca zorunlu trafik sigortaları kapsamında sigorta şirketlerinin de bu tazminat taleplerinden poliçede yer alan miktar kadar ödeme yapma sorumluluğu vardır. Maddi ve manevi tazminat taleplerinin kimler tarafından ödeneceği kazanın meydana geliş şekline, kazanın oluşmasında kimlerin kusuru bulunduğuna göre değişiklik gösterebilmektedir.
Trafik kazaları sonucu hükmedilen manevi tazminat borçlunun rızası ile ödenmediği zaman icra daireleri vasıtasıyla borçlu hakkında ilamlı icra takibi başlatılarak, borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarına, maaşına, banka hesaplarına, haczedilebilir nitelikteki alacaklarına ve daha birçok irat ve gelire haciz konulması ile borçlunun bu tazminatı ödemesi sağlanmaktadır.
Maddi hasarlı trafik kazalarında kusurlu olan sürücünün aracının sigorta şirketinden bu sürücünün kusuru oranında araçta meydana gelen hasar ve hasar sonucu meydana gelen değer kaybı talep edilebilir. Sigorta şirketinin değer kaybı ve hasar için ödeyeceği miktar poliçede yer alan üst limiti geçmemektedir.
Meydana gelen trafik kazasında, karşı tarafın aracında meydana gelen hasarlar aracınızın sigorta şirketi tarafından kusurlu olduğunuz oranda karşılayacaktır, kusur oranınızın dışında kalan hasar masraflarını karşı taraf kendi imkanlarıyla gidermelidir. Sizin aracınızda meydana gelen hasarları ise karşı tarafın kusuru oranında yine karşı taraftaki aracın sigorta şirketi karşılamaktadır. Her iki durumda da sigorta şirketlerinin ödeyeceği değer sigorta poliçesinde yer alan miktarı aşmamaktadır.
Trafik kazasında meydana gelen maddi hasarlar ve değer kayıpları gibi zorunlu trafik sigortası tarafından karşılanabilecek olan zararların tarafınıza ödenebilmesi için kaza tespit tutanaklarının, kazaya ait fotoğrafların, poliçe fotokopisi, ruhsat fotokopisi, ehliyet fotokopisi ve alkol raporu ve sigorta şirketi tarafından talep edilen diğer evrakların 5 iş günü içerisinde sigorta şirketine gönderilmesi gerekmektedir. Sigorta şirketi gönderilen evrakları değerlendirerek bir kanaate varmakta ve buna göre sigorta teminatı taraflara ödenmektedir.
Meydana gelen trafik kazasında iki aracında sürücüsünün eşit miktarda kusurlu olduğu durumlarda %50-%50 kusur ortaya çıkmaktadır, bu gibi durumlarda kazada asli kusurlu sürücü belirlenememiş ve iki tarafa da eşit kusur yüklenmiş demektir.
İki tarafında eşit kusurlu olduğu maddi hasarlı trafik kazalarında araçlarda meydana gelen hasarların yarısı karşı aracın sigorta şirketi tarafından karşılanacaktır. Sigorta tarafından karşılanmayan kısımlar ise her sürücü kendi aracı için bu ücreti karşılamalıdır.
Maddi hasarlı trafik kazalarında tutulan kaza tespit tutanaklarının geçerlilik süresi 2 yıldır. Bununla birlikte tutulan tutanakların sigorta şirketine kaza meydana geldikten sonra 5 iş günü içerisinde gönderilmesi gerekmektedir aksi takdirde sigorta şirketi tutanağı kabul etmeyerek sigorta teminatını ödemeyebilir.
Maddi hasarlı kazalarda tutulan kaza tespit tutanakları sigorta şirketlerinin ilgili birimlerine sürücüler tarafından iletilmelidir, sigorta şirketleri ise bu kaza tespit tutanaklarını en geç kendilerine ulaştırılan iş gününden sonraki günün mesai bitimine kadar Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine ulaştırmalıdır.
Meydana gelen her trafik kazasında maddi hasar mutlaka oluşmakla birlikte, eğer bir trafik kazasında ölüm ve yaralanma gibi durumlar meydana gelmemişse ve sadece kazaya karışan araçlarda maddi hasar ortaya çıkmışsa bu trafik kazaları maddi hasarlı trafik kazalarıdır. Maddi hasarlı trafik kazaları diğer kazalardan daha kolay çözümlenebilmekte ve uygulamada daha az uyuşmazlık konusu olmaktadır.
Trafik kazalarına bağlı olarak ortaya çıkan manevi zararlar özellikle yaralanma ve ölüm durumlarında meydana gelmektedir. Bu gibi durumlarda manevi tazminat talepleri asli kusurlu sürücü ve kullandığı aracın sahibine yöneltilmelidir, sigorta poliçesinde manevi tazminatı kapsayan bir teminat hükmü bulunuyor ise manevi tazminat talebi sigorta şirketine de yöneltilebilir fakat uygulamada genellikle zorunlu trafik sigortaları manevi tazminat taleplerini karşılamamaktadır.
Trafik kazasının hukuki olarak tanımı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde yapılmış olup ilgili kanun hükmü trafik kazasını “Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır.” olarak tanımlamıştır. Bu tanımdan bir trafik kazasında mutlaka ölüm ve yaralanma meydana gelmesi gerektiği anlaşılabilmektedir lakin kanuni tanım yanıltıcı olup her trafik kazasında ölüm ve yaralanma gerçekleşmiş olması şart değildir, sadece maddi hasar ortaya çıkan trafik kazaları da hukuki açıdan önem taşıyabilmektedir.
Trafik kazaları hukuksal boyutta ele alındığı zaman iki ayrı yargı çeşidinde trafik kazaları ile ilgili davalar görülmektedir. İlk olarak hukuk yargısı içerisinde trafik kazaları sonucu ortaya çıkan maddi ve manevi tazminat taleplerine Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmakla görevlidir, eğer zorunlu trafik sigortası kapsamında sigorta şirketinin de taraf olacağı bir tazminat davası açılacak ise bu davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülür. İkincil olarak ceza yargısı trafik kazaları sonucu ortaya çıkan yaralanma ve ölüm durumlarında, kazanın oluşmasında kusurlu bulunan sürücünün cezai sorumluluğunu ele almaktadır. Ortaya çıkan bir kaza sonucunda ölüm veya yaralanma oluştuğu takdirde genellikle taksirle öldürme ve taksirle yaralama suçları oluşmakta ve kusurlu sürücünün bu suçları işlediği kanaatine varıldığı zaman bu kişi hakkında kamu davası açılmakta ilgili suçlara bakmakla görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Zorunlu trafik sigortası kapsamında, sigorta şirketine karşı açılacak davalarda sigorta şirketinin; merkezinin, bölge müdürlüğünün, şubesinin veya ilgili sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yerlerdeki Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili ve görevlidir.
Trafik mahkemeleri asıl olarak trafik idari para cezalarına itiraz mercileri olmakla birlikte ülkemizde bu mahkemeler yaygınlaşmadığı için sulh ceza hakimlikleri itiraz makamı olarak görev yapmaktadır.
Maddi hasarlı trafik kazalarında öncelikle, trafik akışının düzenli ve güvenli bir şekilde akmasını sağlamak ve yeni kazaları önlemek adına gerekli önlemler alınmalı, araçların ve kaza yerinin fotoğrafları çekilmeli ardından araçlar trafiğin akışını engellemeyecek bir yere çekilmeli ve kaza tespit tutanakları da doğru ve eksiksiz bir şekilde tutularak sigorta şirketlerine gönderilmelidir. Sigorta şirketleri gerekli ödemeleri yapmadığı takdirde en son olarak maddi tazminat yoluna başvurulabilir.
Teşebbüs sahibi bir motorlu araç işletilirken, motorlu aracı işleten kişiyi denetim ve gözetim altında bulunduran, aracın işletilmesi için gerekli dikkat ve özeni göstererek işleteni idare eden kişidir.
Yol kusuru, gerçekleşen bir trafik kazasının sürücü hatalarından kaynaklanmayıp karayollarında yapım aşamasında veya sonradan meydana gelen bozukluk veya aksaklık sebebiyle gerçekleşmesi durumlarında ortaya çıkmaktadır. Yol kusuru, şehir içinde bulunan yollarda belediyenin şehirler arası yollarda ise karayollarının hizmet kusuru olarak ilgili idarelerin yol kusuru sebebiyle meydana gelen zararları tazmin etme yükümlülüğü ortaya çıkabilmektedir.
Trafik kazaları sonucunda tazminat istemiyle mahkemeye başvurulan durumlarda özellikle maddi tazminat hesaplanırken yaralanma veya ölüm durumu meydana gelmişse bu durumlarda yapılan sağlık harcamaları maddi tazminatın konusunu oluşturmaktadır, maddi hasarlı trafik kazalarında ise sağlık harcamaları yapılmadığından tazminat talebinde bulunan kişi ancak araçta meydana gelen hasar ve değer kayıplarını talep edebilecektir. Manevi tazminat hesaplamalarında ise kişilerin ekonomik durumları, manevi açıdan yıpranma miktarları, kalıcı bir sakatlık yaşanmış ise bunun sebep olduğu manevi üzüntü ve benzeri unsurlar göz önünde bulundurularak hakim tarafından takdir yetkisi ile hesaplanacaktır.
Trafik kazalarında açılan tazminat davalarında mahkeme tarafından ne kadar tazminata hükmedileceği her davada; kazanın oluş şekline, sürücülerin kusur oranlarına, yaralanma veya ölüm meydana gelip gelmemesine, kalıcı sakatlık yaşanıp yaşanmamasına, maddi tazminat bakımından araçlarda meydana gelen hasar ve değer kaybının miktarına göre değişiklik göstermektedir.
Trafik kazaları ile ilgili hükmedilen tazminatlar ile ilgili ödemeler ya borçlunun kendi rızası ile ya da cebri icra yoluyla borçludan tahsil edilir. İcra takibi sırasında borçludan tazminatın ne şekilde tahsil edileceğine göre tazminatın ne zaman yatacağı değişiklik göstermektedir. Borçlunun üzerine kayıtlı taşınır-taşınmaz malvarlığı bulunup bulunmamasına, borçlunun maaşlı bir işte çalışıp çalışmadığına ve daha birçok unsura göre borcun tahsilatının ne zaman gerçekleşeceği değişmektedir
Trafik kazası neticesinde mahkemece hükmedilen tazminat ödenmediği takdirde tazminat alacaklısı ilamlı icra takibi yoluna başvurarak üzerinize kayıtlı taşınır-taşınmaz malvarlıklarına, maaşınıza, banka hesaplarınıza, haczedilebilir alacaklarınıza ve daha birçok haczedilebilir irat ve gelire haciz koydurtarak bu malların satışını talep edebilir, borçlu satışlardan ve gelirlerden borcunu tahsil edebilmektedir.
Maddi hasarlı bir trafik kazası sonucunda yaralanma veya ölüm gibi durumlar meydana gelmediği takdirde bu kazalar ceza hukuku bakımından suç teşkil etmemektedir. Bununla beraber asli kusur veya kural ihlali durumlarında meydana gelen kazalarda kabahat teşkil eden fiiller meydana gelmiş olabilir ve bu fiillerle ilgili tarafınıza idari para cezası uygulanabilir
Maddi hasarlı trafik kazalarında yapılan trafik ihlaline göre araç sürücülerine uygulanacak idari para cezası miktarı değişiklik göstermektedir, maddi hasarlı trafik kazalarında yaralanma veya ölüm gibi durumlar gerçekleşmediği için bu kazalar suç niteliği taşımamakta ve ceza hukuku bakımından yaptırım uygulanmamaktadır.
Trafik kazalarında polis çağırmanın bir yaptırımı bulunmamaktadır.
Maddi hasarlı trafik kazalarında istisnai durumlar dışında kaza yerine polis çağırılması gerekli değildir, tutanaklar gerekli şekilde ve doğru olarak tutulduktan sonra taraflar polis çağırılmadan da kaza yerinden ayrılabilir fakat yaralanma veya ölüm gerçekleşen kazalarda olay yerine mutlaka polis çağırılması ve kaza ile ilgili tutanağın trafik polisleri tarafından tutulması gereklidir.
Trafik sigortalarında taraflara yapılan hasar ödemeleri kazada kusurlu olan sürücünün kusuru oranında karşı taraftaki sürücüye yapılmaktadır. Sigorta şirketleri kaza sonrası gönderilen evrakları inceleyerek sürücülere kusur oranlarına göre ödemeleri yapmaktadır.
Karayolları trafik kanununa göre araç işleticisi; araç sahibi, aracın mülkiyetini korumakla mükellef olarak ruhsatta alıcı olarak gözüken, aracı uzun süre kiralayan veya araç üzerinde ariyet veya rehin hakkı bulunan kişilerdir. Teşebbüs sahibi ise araç işleticisini denetim ve gözetim altında bulunduran kişi veya kişilerdir. Araç işleten kişinin ruhsat üzerinde araç sahibi olarak gözükmesi şart değildir.
Araç işleten kişinin sorumluluğu tehlike sorumluluğu kapsamında olup kusursuz sorumluluk niteliğindedir. Şöyle ki araç işleten, sürücünün kusurlu durumlarında araç işleten kusurlu olmasa da araçta bozukluk olmasa da veyahut sorumlu kişi gerekli dikkat ve özeni göstermiş, denetim ve gözetim yükümlülüklerini yerine getirmiş olsa ve bunları mahkemede ispatlasa bile sorumluluktan kurtulamamaktadır. Araç işletenin sorumluluktan kurtulmasının tek yolu; kendisinin veya kazayı gerçekleştiren kişinin bir kusuru bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde araçtaki bir bozulma veya arızanın etkili olmadığını ve kazanın mücbir sebep veya üçüncü kişi ya da kazada zarar görenin ağır kusurundan kaynaklandığını ispatlamasıdır.
Araç sahibi ve araç sürücüsünün farklı olduğu durumlarda, araç sahibinin manevi tazminattan sorumluluğu genellikle araç sürücüsünün kusurlu bulunduğu hallerde ortaya çıkmaktadır. araç sürücüsünün kusurlu fiilinden ötürü kaza meydana gelmiş ve manevi tazminat yükümlülüğü ortaya çıkmışsa araç sahibinin kusuru bulunmasa bile bu manevi tazminattan sürücüyle birlikte müteselsil olarak sorumludur ve tazminat borcunun tümünden borç bitene kadar araç sürücüsüyle birlikte sorumlu olacaktır bunun yanında borç bitiminde araç sahibinin kusurlu sürücüye kusuru oranında rücu hakkı vardır.
Sigorta şirketleri, poliçeler ile güvence altına alınan teminat miktarları kadar karşı tarafa ödeme yaptıktan sonra kazanın meydana geldiği esnada sürücü veya araç işletenin ağır ve kasıtlı bir kusurunun bulunması, sürücünün ehliyetsiz olması, sürücünün alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında olması gibi hallerde ancak ödenen teminat miktarını sürücüye rücu edebilme hakkına sahiptirler. Bu durumlar dışında meydana gelen çoğu trafik kazasında olduğu gibi sigorta şirketlerinin sürücülere rücu hakları bulunmamaktadır.
Araç işleten; araç işletenin aracın kullanımını bir süreliğine bırakmış olduğu üçüncü kişilerin, işleten ile aralarında aile bağı olan ve aile içerisinde aracı kullanması kendisine bırakılmış olan kişilerin, aracı kullanan sürücü ve aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin araç kullanırken gerçekleştirdiği kusurlu fiillerden de sorumlu tutulmuştur.
Yaralanmalı trafik kazaları sonucunda sigorta şirketleri yapılan sağlık giderleri ve sakatlanma meydana gelmişse bununla ilgili poliçede yer alan teminat miktarını karşılamalıdır. Sigorta şirketleri tarafından güvence altına alınan bu ödemeler yapılmadığı takdirde açılacak tazminat davalarında ilgili şirket bu tazminatı ödemelidir. Ayrıca yaralanmalı trafik kazaları neticesinde talep edilen manevi tazminat talepleri ise araç sürücüsü ve araç sahibine yöneltilmelidir, mahkemenin yargılaması sonucu manevi tazminata hükmedilmiş ise bu tazminat ödemelerini de sürücü ve araç sahibi yapacaktır.
Trafik kazası sonucu meydana gelen manevi zararlarda tazminat ödemesini yapması gerek kişi kusurlu davranışıyla manevi zarara sebep olan aracın sürücüsü ve sahibidir. Zorunlu trafik sigortalarında ek bir hüküm ile manevi tazminat çoğu zaman teminat altına alınmadığından dolayı trafik sigortaları genellikle manevi tazminat ödemelerini karşılamamaktadır.
Manevi tazminat istemleri genellikle trafik kazalarında karşı tarafın kusurlu fiilleri ile zarar gören kimseye bir miktar paranın ödenmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Manevi tazminatın altında yatan temel prensip zararın para ile tazmin edilmesidir, bunun yanında zararın parayla beraber farklı şekillerde tazmini de istisnai olarak mümkün olabilmektedir.
Manevi tazminat davası açıldığı esnada davacı taraftan yargılama giderleri ve harç tahsil edilmektedir bu giderler davanın maddi değerine göre değişiklik göstermektedir. Manevi tazminat davasında talep edilen tazminat miktarı hakimin yapacağı incelemeler ve hesaplamalar sonucunda hükmedilen tazminat miktarı ile farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenlerle manevi tazminat davasının harç ve gider tutarları, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı, mahkemece karar verilen tazminat miktarı her olayda değişiklik gösterebilmektedir.
Yaralanmalı trafik kazalarında manevi tazminat davasını ancak kusurlu fiil ile zarar gören kimse açabilecektir bu kişinin yakın akrabaları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler manevi tazminat talebinde bulunamazlar. Trafik kazası neticesinde ölüm meydana gelmiş ise bu sefer manevi tazminat davasını kazada vefat eden kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişiler ve yakın akrabaları açabileceklerdir. İki durumda da manevi tazminat isteminde bulunan kişilerin yaşanan trafik kazası sebebi ile manevi bir zarara uğramış olmaları gerekmektedir.
Maddi ve manevi tazminat, mahkeme tazminata hükmettikten sonra ödenmelidir. Borçlu tarafından tazminat miktarı ödenmediği takdirde borçlu aleyhine icra takibi yoluna başvurularak tazminatın tahsili sağlanabilmektedir. İcra takibi yoluna başvurulduğu zaman borçludan tazminatın ne zaman tahsil edileceği takip dosyasının içeriğine göre değişiklik gösterebilmektedir.
Bir ceza davası esnasında maddi veya manevi tazminat talep edilebilmesi mümkün değildir, bunun sebebi ceza yargılamalarının meydana gelen fiil ile ilgili olarak sadece olayın cezai boyutunu ele almasıdır. Fakat ceza yargılaması devam ederken veya sona erdikten sonra hukuk mahkemelerinde maddi ve/veya manevi tazminat talepleri ile ilgili ayrı bir dava açılarak tazminat talebinde bulunulabilmektedir.
Yaralanmalı trafik kazaları neticesinde meydana gelen zararlar ile ilgili sigorta şirketleri tarafından zarar görene yapılan ödemeler bu kişi için yapılmış olan sağlık harcamalarının miktarına, bu kişide meydana gelen yaralanmanın boyutuna, kişide yaralanma sonucu kalıcı bir sakatlık meydana gelip gelmediğine ve tüm bunlar ile ilgili sigorta poliçesinde yer alan teminat miktarlarına bakılarak tespit edilmekte ve her olayda değişiklik göstermektedir. Bu nedenle sigorta şirketi tarafından yaralanan kişiye ne kadar ödeme yapılacağı hakkında kesin bilgi vermek mümkün değildir.
Zorunlu trafik sigortaları meydana gelen kazalarda hasar ve değer kaybını sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında karşılamaktadır. Bunu yanı sıra sigorta şirketleri poliçede hasar ve değer kayıpları için belirlenmiş olan üst limitten fazla ödeme yapmamaktadırlar. Diğer bir deyişle sürücü kazada ne kadar kusurlu olursa olsun ve araçta meydana gelen hasar maddi açıdan ne kadar fazla olursa olsun sigortanın yapacağı ödeme miktarı poliçede yer alan teminat miktarını geçmemektedir.
Trafik kazası neticesinde açılan tazminat davalarının ne kadar süreceği ile ilgili kesin bir belirleme yapmak mümkün değildir, bu süre davanın taraf sayısına, kazada ölüm veya yaralanma meydana gelip gelmemesine, sigorta tarafından ödeme yapılıp yapılmadığına, trafik kazasının oluş şekline, kazaya karışmış olan araç sayısına, kazada sürücülerin kusur oranlarının tespit edilip edilmemesine göre değişiklikler gösterebilmektedir. Uygulamada genellikle trafik kazaları neticesinde açılan maddi ve/veya manevi tazminat davaları diğer tazminat davalarında daha uzun sürelerde karara bağlanmaktadır.
Zorunlu trafik sigortaları kapsamında gerçekleşen kaza neticesinde sigorta şirketi kaza ile ilgili gerekli evraklar kendisine gönderildikten sonra uygun bir zaman içerisinde bu evraklar üzerinde gerekli incelemeleri yaparak poliçe kapsamında yer alan teminat tutarlarını sigortalı kişilerin banka hesapları üzerinden yatırmaktadırlar. Fakat her trafik kazasında sigorta ödemeleri eksiksiz ve doğrudan yapılmamaktadır, bu durum her kazada değişiklik gösterebilmektedir.
Zorunlu trafik sigortaları basamak sistemine göre uygulanmakta olup bu sisteme göre bir sürücünün belirli bir zaman dilimi içerisinde yaptığı kaza sayısına göre sigorta bedelleri artış göstermekte olup kazasız olarak araç kullanan sürücülere ise bu bedellerde indirimler sağlanmaktadır. Bu basamak sistemine göre ilk yılında sigorta yaptıran bir sürücü 7 basamaklı sistemde 4.basamaktan başlamakta ve aracı ile kaza yaptığı her yıl bir basamak yukarı çıkmaktadır. İlk yılında kazaya karışan bir araç sonraki sigorta yılında %50 daha fazla sigorta bedeli ödemekte ikinci yılında tekrar kaza yapması haline %100 bedel artışı gerçekleşmekte ve son basamak olan 1.basamakta ise sigorta bedelinde %150 oranında bir artışla karşılaşmaktadır.
Maddi hasar ortaya çıkan bir trafik kazasında %100 hatalı/kusurlu olan aracın sigorta şirketi tarafından karşı araçta meydana gelen hasar ve değer kayıplarının tamamının karşılanması gerekmektedir. Bununla birlikte kusurlu sürücünün aracında herhangi bir masraf veya hasar karşılanmayacaktır. Bu durumlarda sigorta şirketi tarafından yapılacak hasar ve değer kaybı ödemeleri sigorta poliçesinde yer alan teminat miktarını aşmamaktadır.
Trafik kazaları sonucu manevi tazminat genellikle kusurlu aracın sürücüsü, araç sahibi veya araç işleten kişilerden talep edilmelidir. Bu kişilerden tazminat talebinde bulunurken herhangi birine veya hepsine karşı tazminat talebiyle dava açabilmek mümkündür. Şayet trafik kazalarında ölüm meydana gelmişse zorunlu trafik sigortası kapsamında sigorta şirketinden de ölüm durumlarında ödenmesi gereken teminat miktarı talep edilebilmektedir fakat sigorta şirketlerine karşı poliçede manevi tazminat ile ilgili ek bir hüküm yer almıyorsa (çoğunlukla sigorta şirketleri böyle bir teminat altına girmemektedir) bu şirketlerden manevi tazminat talep edilemeyecektir.
Trafik kazası sonucunda meydana gelen manevi zararlar sebebiyle talep edilecek tazminatlarda talep miktarı ve hakim tarafından belirlenecek olan tazminat miktarları değişiklik gösterebilmektedir. Keza bu tazminat miktarları hem talep edilirken hem de hakim tarafından belirlenirken; kazanın meydana geliş şekli, kazada sürücülerin kusur oranları, kaza meydana geldikten sonra yaralanma veya ölüm gerçekleşip gerçekleşmediği, kaza sonucu meydana gelen manevi zararın ağırlığı, tazminat talebinde bulunan kişilerin sosyal ve ekonomik durumları gibi unsurlar göz önüne alınmalıdır. Bu unsurlara göre her davada talep edilen ve hükmedilen manevi tazminat miktarları değişiklik göstermektedir.
Manevi tazminat istemli bir dava açıldığı zaman bu davayı kazanabilmek adına gerçekleştirilmesi gereken belki de en önemli etken trafik kazaları ile ilgili maddi ve manevi tazminat davalarında gerçek anlamda bilgi sahibi bir avukattan hukuki olarak destek almaktır. Bir avukattan destek almanız dava sürecinin lehinize sonuçlanmasında büyük ölçüde yararlı olabilmektedir. Bunların dışında tazminat istemli davalarda talep edilen tazminat miktarının doğru ve tam olarak hesaplanması da bu davalarda yararınıza olacaktır.
Manevi tazminat istemlerinin kapsamı, trafik kazalarında meydana gelen sonuçlara göre değişiklik göstermektedir. Şayet bir trafik kazasında yaralandıysanız bu durumda manevi tazminat isteminin kapsamı kaza nedeni ile yaralı olmanızdan dolayı duyduğunuz üzüntü ve acıyı kapsayacaktır. Ölümlü bir kazada vefat eden kişinin yakınları ise manevi tazminat kapsamında akrabalarını kaybetmiş olmalarından dolayı duydukları elem ve keder sebebi ile tazminat talep ettiklerin bu durumda da manevi tazminat kapsamı vefat edenin yakınların duydukları acı ve üzüntü olacaktır.
Yaralanmalı trafik kazası sonucunda maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir. Şöyle ki trafik kazası sırasında karşı tarafın kusurları nedeniyle yaralanan kişiler davalı taraftan; araçta meydana gelen hasar ve değer kayıplarını, yaptıkları sağlık harcamaları ile ilgili giderleri, yaralanma sonucu ortaya çıkan üzüntü ve acı ile duydukları manevi zararları dava yoluyla talep etme hakkına sahiptirler.
Trafik kazası sonucu yaralanmalarda açılan tazminat davası neticesinde davalı tarafın ödemesine hükmedilen tazminat miktarı, borçlu taraf ilgili ödemeyi yapmadığı takdirde ilamlı icra takibi yoluyla tahsil edilebilecektir. Yaralanma neticesinde hükmedilen manevi tazminat icra takibine konu olabilir.
Trafik kazası sonucunda açılan tazminat davasında hükmedilen tazminat ödenmediği takdirde, tazminat alacaklısı tarafından ilamlı icra takibine konu edilerek bu alacağı icra daireleri vasıtasıyla tahsili sağlanabilmektedir. İcra takibine konu olan bir tazminatta ilgili ilamda hükmedilen değer dışında avukatlık ücreti, dosya takip masrafı, harç masrafları gibi masraflar da tahsil edileceğinden ilgili mahkeme kararının icra takibine konu olmadan ödenmesi borçlu tarafın lehine sonuç doğuracaktır.
Trafik kazaları sonucu yaralanmalarda tazminat isteminde bulunurken veya hakim tazminat miktarını hesaplarken yaralanma dolayısıyla kişinin harcamak zorunda kaldığı sağlık giderlerini, kişinin vücudunda kalıcı bir sakatlık meydana geldiyse bu sakatlığın kişinin ömrü boyunca çalışmasına veya sosyal hayatına etki edeceği düzeyde belirli miktarda yoksun kalma tazminatını, kişinin kaza sonucu ortaya çıkan manevi zararlarını karşılamak adına uygun bir manevi tazminat miktarını da bir araya getirerek dikkatli ve hakkaniyete dayalı bir şekilde hesaplamak gerekmektedir.
Suç teşkil edecek bir fiil ile bir kişinin trafik kazası sonucu yaralanmasına sebebiyet veren kişi genellikle taksirle yaralama suçundan sorumlu olur, taksirle yaralama suçunun temel düzenlenme şeklinin cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası olmakla birlikte, suçun işleniş biçimine göre bilinçli taksir veya bilinçsiz taksir durumlarında cezada artırım veya indirime gidilebilmektedir. Suçun nitelikli halleri gerçekleştiği takdirde de ceza yarı veya bir kat oranında arttırılabilmektedir. Trafik kazalarının kabahatler bakımından değerlendirilmesinde ise ihlal edilen trafik kuralına göre kusurlu sürücülere idari para cezası uygulanabilmektedir.
Trafik kazaları sonucu açılan tazminat davalarında ne miktarda tazminata hükmedileceği, açılan davanın değerine, meydana gelen zarar ve ziyana, kazanın oluş şekline, sürücülerin kusur oranlarına, yaralanma veya ölüm meydana gelip gelmediğine ve daha birçok etkene göre değişiklik gösterebilmektedir. Bu yüzden bu miktarların hesaplanmasında veya tazminat davalarının açılmasına bir avukattan hukuki destek almak sizin açınızdan yararlı olabilecektir.
Trafik kazasında meydana gelen kırık durumlarında tazminat miktarı hesaplanırken, kişinin vücudunda meydana gelen kırığın yaşamı boyunca etki edip etmeyeceğine, kişinin mesleğine, maaş miktarına, kalıcı bir sakatlık meydana gelip gelmeyeceğine, yapılan sağlık harcamalarına, yaralanan kişinin kazadaki kusur oranına göre farklı hesaplamalar yapılabilmektedir. Bu konu ile ilgili daha ayrıntılı olarak hesaplama yapabilmek için profesyonel bir destek almakta yarar vardır.
Trafik kazası sonucunda ayağınız kırıldığı takdirde alacağınız tazminat miktarı gerçekleşen trafik kazasındaki kusur oranınıza, kırılan ayağın bir daha işlevini yerine getirip getiremeyeceğine, kazanın gerçekleşme şekline, kaza sonucu duyulan üzüntü ve acıya, yapılan sağlık giderlerinin miktarına ve diğer etkenlere göre hakim ve bilirkişiler tarafından değerlendirilerek belirlenecektir. Bu tazminat miktarı her davada farklılık gösterebileceği için kesin bir bilgi vermek mümkün değildir.
Halk dilinde kan parası olarak bilinen maddi ve manevi tazminat miktarları, trafik kazaları sonucunda yaralanan bir kişiye uğradığı maddi ve manevi zararları karşılayabilmek adına mahkeme tarafından hükmedilen bir miktar para niteliğinde olup her trafik kazasında farklılık arz etmektedir. Keza bir trafik kazasında ölüm meydana gelmişse vefat eden kişinin yakınları için mahkemece kararlaştırılacak olan tazminatlar da kan parası adı altında yorumlanmaktadır ve bu para da değer olarak her olayda farklılık gösterebilmektedir. Kan parasının kaç TL olabileceği ile ilgili net bir tespit yapmak mümkün olmamakla birlikte buna hakim yargılama sırasında karar verecektir.
Yaralanmalı bir trafik kazası sonucu açılan tazminat davasının ne kadar süreceği konusunda tam olarak bir hesaplama yapmak mümkün olmamakla birlikte, böyle bir tazminat davasının en az 1 sene süreceği söylenebilir lakin en fazla ne kadar süreceği hakkında belirleme yapmak zordur. Tarafların kararlara itiraz edip etmemeleri de dahil birçok etkene göre değişebilmektedir.
Trafik kazaları sonucunda meydana gelen maddi zararları telafi etmek amacıyla açılan maddi tazminat davalarında hesaplamalar gerek hakim tarafından gerekli görüldüğü takdirde bilirkişiler tarafından yapılan hasar ve değer kaybı tespitleri, sağlık giderleri gibi birçok gider ve zarar unsuru göz önünde bulundurularak hesaplanmaktadır.